saglik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
saglik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Nisan 2018 Pazar

3. TOS+H Expo Türk İş Güvenliği ve Sağlığı Fuarı-Yılmaz Parlar


İş Güvenliği -Sağlığa Yoğun ilgi

6 ila 9 Mayıs 2018 tarihleri arasında düzenlenecek İstanbul 3. TOS+H Expo Türk İş Güvenliği ve Sağlığı Fuarına, Yoğun ilgi. 

Şu ana kadar, aralarında sektörün lider kuruluşlarının yanı sıra yeni katılımcıların da yer aldığı çok sayıda firma fuara katılmak üzere başvuruda bulundu. 

Haliç Kongre Merkezi Fuar Alanı neredeyse tamamen dolmuş bulunuyor. 

Messe Düsseldorf Türkiye Temsilcisi ve tezulaş fuar danışmanlık hizmetleri ltd. şti.
Demet Tezulaş ile Glasstec 2018 Fuarı basın toplantısında yaptığımız söyleşide göre aldığımız bilgilere göre;

Messe Düsseldorf GmbH ve yerel iş ortağı Tezulaş Fuar tarafından organize edilen 3.Türk İş Güvenliği ve Sağlığı Fuarı (TOS+H Expo), T.C Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından organize edilen 9. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi ile eş zamanlı olarak gerçekleşecek. 

Fuarın başlama tarihinden yaklaşık iki ay önce 3. TOS+H Expo için ayrılan fuar alanı neredeyse tümüyle dolmuş bulunuyor. Şu ana kadar kiralanmış olan fuar alanı, fuar organizatörleri Messe Düsseldorf ve Tezulaş Fuar açısından sevindirici nitelik taşıyor: Nitekim daha şimdiden 2.000 metrekarenin üzerinde sergi alanı dolmuş ve sadece birkaç boş stand alanı kalmış bulunuyor. 


Belçika, Çin, Almanya, Fransa, İngiltere, Hindistan, Kore, Malezya, Tayvan ve Türkiye’den kesin olarak katılacaklarını bildirmiş olan 60’ı aşkın firmanın arasında kişisel koruyucu donanım üreten Demir Kundura, İşmont Tekstil, MFA ve Yakupoğlu YDS gibi Türk firmalarının yanı sıra 3M, Ansell Healthcare, Draeger ve Uvex gibi sektörün lider uluslararası kuruluşları da yer alıyor. 


Messe Düsseldorf İş Güvenliği ve Sağlığı Bölümü Küresel Başkanı Birgit Horn, Düsseldorf’ta düzenlenen A+A, Kişisel Korunma, İşyeri Güvenliği ve Sağlığı Uluslararası Fuarı’nın çatısı altında Singapur, Hindistan, Çin, Japonya ve Türkiye gibi yerel pazarlarda Messe Düsseldorf tarafından iş güvenliği ve sağlığı konularında organize edilmekte olan uluslararası etkinliklere dikkat çekerek, şu yorumu yapıyor: „Kaydedilen bu olumlu gelişmeler sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada insana ne denli değer verildiğini ortaya koyuyor. TOS+H Fuarı ilk kez düzenlendiği 2014 yılından bu yana gelişerek, katılımcı firmaların uzmanlarla fikir alışverişi olanağı bulduğu ve gerek Türkiye’de gerekse komşu ülkelerde iş güvenliğine çok büyük katkı sağlayan bir sektörel platform haline geldi. “


6 ila 9 Mayıs 2018 tarihleri arasında Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek olan TOS+H Expo Fuarı’nda da, Düsseldorf’ta düzenlenen A+A Fuarı’nın nomenklatürü ile uyumlu olarak, kişisel korunma önlemleri, iş sağlığı ve iş güvenliği konularındaki yenilikler tanıtılacak. İş dünyasında hakim olan dijitalleşme süreci ve demografik değişimler fuara katılan firmaların uyum sağlamalarını gerektiren yeni koşullar yaratıyor. Katılımcı firmalar TOS+H Expo Fuarı’nda bu gelişmelere uyum sağlamak için geliştirmiş oldukları yeni çözümleri ve ürünleri tanıtacaklar. Türk İş Güvenliği ve Sağlığı Fuarı, 2014 ve 2016 yıllarında olduğu gibi yine eş zamanlı olarak aynı mekanda, Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek IX. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi ile desteklenecek. Bu etkinlik T.C Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (CSGB) tarafından organize ediliyor. 


Türkiye, 20 milyonu aşkın sigortalı çalışanıyla kişisel koruyucu donanımlar açısından büyük bir uygulama potansiyeline sahip olarak geçen yıllar içinde koruyucu donanım için cazip bir pazar haline gelmiş bulunuyor.


yilmazparlar@yahoo.com



21 Kasım 2017 Salı

Burun ucunun düşüklüğü, daha sinirli gösteriyor-Yılmaz Parlar


Yüz profilimizdeki anahtar nokta, burun ucumuz mu?

Burun ucunun düşüklüğü, daha sinirli gösteriyor


Yüz görüntümüzde, etrafa verdiğimiz enerjiyi en çok bozacak noktalardan birisi de burun ucunun düşüklüğüdür. Burun ucu düşüklüğü, hem nefes alma bozukluğu, hem de estetik olarak engeller oluşturuyor. İşlevsel açıdan burundan nefes almaya büyük ölçüde engel olurken; estetik açıdan kişiye sinirli, yorgun ve enerjisi düşük bir görünüm veriyor.

Burun ucu düşüklüğünün her zaman problem oluşturabildiğini kaydeden KBB ve Burun Estetiği Uzmanı Doç. Dr. Seçkin Ulusoy, şunları söyledi:
“Bu sorunu yaşayan bireyler kendilerini ‘Sadece burun ucumu parmak uçlarımla azıcık yukarı kaldırdığımda çok iyi nefes alıyorum’ şeklinde ifade ediyorlar. İlaveten bu sorunun giderilmesiyle birlikte, daha iyi soluklanmanın sunacağı bol hava ve koku gibi pek çok temel yaşamsal avantaj bulunuyor. Burun ucu düşüklüğü sorununun çözülmesi bireye, sosyal ve mesleki kariyerinde de enerjisi yüksek bir görüntü sağlıyor” dedi.

Lokal anestesi ile 45 dakika sürüyor


Burun ucu estetiği (Tipplasti) ameliyatları, lokal anestezi yapılarak en fazla 45 dakika sürdüğünden, hasta hemen sonrasında evine veya işine geri dönebiliyor. Bu yöntemde, silikon tampon ve burun sırtına atel konulmadığından dolayı oldukça konforlu bir iyileşme süreci gerçekleşiyor.


Burun ucu estetiği ameliyatını diğer burun bölgelerinde sorun olmayan hastalara uyguladıklarını anlatan KBB ve Burun Estetiği Uzmanı Doç. Dr. Seçkin Ulusoy konuşmasına şöyle devam etti:

“Bu ameliyatı, sıklıkla lokal anestezi ile yapmak mümkün olup, çok nadiren genel anestezi uyguluyoruz. Burun ucu estetiği, genelde üstte bahsettiğimiz gibi burun ucunun kaldırılması söz konusu olmasının yanında, nadirende olsa burun ucunun indirilmesi, inceltilmesi veya kalınlaştırılması, burun deliklerindeki şekil bozukluklarının düzeltilmesi, burun kanatlarındaki kalınlığın inceltilmesi veya çökmenin giderilmesi gibi pek çok işlemleri kapsayan geniş bir kavramdır.



Ayrıca bu yöntemle, burun ucunun rafine edilmesi dediğimiz zarifleştirilmesi ve ışık vurduğunda burada martı kanadı şeklinde son derece güzel bir görüntü yakalanması mümkündür. Dahası bu ameliyatları, daha evvel burun estetiği ameliyatı olmuş, fakat istenen sonuçları burun ucunda alamayan hastalara da revizyon amaçlı olarak sıklıkla uyguluyoruz” diye konuştu.


Ödem ve morluk oluşmaz


Burun ucu estetiğinde iyileşme süresinin, klasik septorinoplasti yöntemlerine göre daha kısa olduğunu ifade eden Doç. Dr. Seçkin Ulusoy, şunları kaydetti:

“Bu yöntemde, kemik dokuya müdahele edilmediğinden dolayı ödem ve morluk hiç olmaz. Ayrıca, atel veya alçı koymak gerekmediğinden, iş ve iş gücü kaybı da hemen hemen hiç yoktur. İşlem esnasında, açık veya kapalı (burun içinden) teknik ameliyat yöntemlerinin her ikisinin de cerrahın tecrübesine ve tercihine göre avantajlı tarafları vardır. Benim sıklıkla kullandığım yöntem, burun ucuna her türlü müdaheleyi yapabilmeye olanak sunan açık tekniktir ki, kesi yeri uygun kapatıldığında kesinlikle kesi izi kalmaz. Kapalı tekniğin ise yegane avantajı, birkaç haftada olsa burun girişinde görülen dikişlerin içeride olmasıdır. Özetle, burun ucu estetiğini düşünen hastalara, mutlaka yapılacak profil analizi ölçümleri ve bilgisayar çalışmalarıyla, doğru tedavi yöntemi doktor tarafından belirlenmelidir. Nitekim burun ucu estetiği ameliyatları, gerçekten seçilmiş kişilerde son derece basit ve yüz güldürücü bir uygulamadır” dedi.

Burun ucuna dolgu uygulamaları da, son yıllarda oldukça popüler


Cerrahi uygulamanın yanı sıra, özellikle son yıllarda dolgu ile yapılan burun ucu estetiğinin de oldukça popüler olduğunu kaydeden Doç. Dr. Seçkin Ulusoy, şunları söyledi:

“Burun ucu estetiği amaçlı dolgu uygulamaları da, seçilmiş hastalarda kullanılan bir diğer yöntemdir. Dolgu uygulamaları, kullanılan maddeye göre değişebilmekle birlikte, 1 -3 yıl arasında etkilidir. Avantajı ve dezavantajı da tam olarak bu noktada olup, yapılan işlemin geri dönüşü mümkündür ve bahsedilen sürelerde yeniden tekrarlanması gerekiyor. Bazende, çok küçük kusurlarda, sabırla 2-3 kez tekrardan sonra, o bölgede bir miktar yumuşak dokuda oluşabilmesi sebebiyle hastayı tekrarına gerek kalmaksızın çok daha uzun süreli de memnun edebilmektedir” şeklinde konuştu.

yilmazparlar@yahoo.com


30 Ekim 2017 Pazartesi

Ali Bıdı-Demir Adam -Hedef Yaşam 120 Yaş-Yılmaz Parlar

Demir Adam “Hedef Yaşam 120 Yaş”
Belek Gloria Sports Arena'da yapılan Ironman 70.3 (Demir Adam) olarak adlandırılan yarışma Triatlon Şampiyonası'nda 1900 metre yüzen, 90 kilometre pedal çeviren, 21 kilometre koşan, Türkiye tarihinde 60 yaş üstü ilk Türk sporcu unvanına sahip Ali Bıdı, İstanbul Kongre merkezinde Sağlıklı Yaşam Trendleri zirvesinde 27 Ekim 2017 Cuma günü uzun ve sağlıklı yaşam hakkında konferans verdi.
İş adamı Ali Bıdı, iş hayatına nasıl girdiğini, spor alanındaki başarılarını anlatdı. İş adamı kimliğinden çok sporcu kimliğini ön plana çıkararak sağlıklı yaşam hakkındaki, medikal doktorların bile izlediği konferansa ilgi oldukca yoğundu 

Almanya'ya işçi olarak gitdiğini, yıllarca çalıştıktan sonra Almanya'da üretilen bir markanın temsilciliğini aldığını spora ilk kez yaklaşık onbeş yıl kadar önce tenis ile başladığını daha sonra triatlon sporuna merak sardığını söyledi.  
Bıdı, “Triatlonu daha önce duymadım. Tanıştığım Federasyon başkanına nasıl spor olduğunu sordum. Türkiye Triatlon Şampiyonası'na katıldım. 60 yaş üstü kategorisinde Türkiye şampiyonu oldum. 
İş hayatında başarının temel sırrının düzenli ve programlı yaşamak olduğunu, sağlıklı uzun yaşamında sırrının doğru beslenmek ve spor yapmak olduğunu vurguladı.
Kanseri kendi kendine yendiğini, İlaçlardan kaçan, diyetlerden söz etmeyen, Ali Bıdı sağlığımızı korumaya ve sürdürmeye yarayan temel ilkeleri açıkladı. Sağlığımız ile beslenmemiz, fiziksel ve ruhsal ihtiyaçlarımızı karşılama biçimimiz arasındaki ilişkileri anlatdı.

Beden dış temizliği kadar iç temizliğin önemine dikkat çeken Demir Adam Ali Bıdı, kalınbağırsağın, karaciğerin temizlenmesiyle gençleşebileceğin altını çizdi.
Hedef 120 yaş Sağlıklı olabilmenin ilk şartının doğru yemek olduğunu kaydeden, pek çok beslenme önerinin yanı sıra en önemli olarak sağlığımızın kendi ellerimizde olduğunu, Uzak Doğu beslenme modelini benimsediğini, süt türevleri dahil hayvansal gıdaları kesinlikle almadığını, sebzeleri de çiğ yediğini, kendi yaş grubundaki çoğu kişinin çok fazla ilaç kullandığını dile getiren Demir Adam Bıdı, "Mazotlu arabaya benzin koyarsanız çalışmaz. Ne yersek oyuz. O yüzden dinç olmak istiyorsanız doğru beslenmeyi öğrenmeniz gerekir. Beni dinleyenler cennete geç gider. Acele etmeyin. Ben 120 yaşına kadar yaşamak istiyorum. Yapılan bir bilimsel araştırmaya göre insan vücudu her 7 yılda bir 22 kez kendini yeniler. Bu da 154 eder. Ben abartmıyorum 120 diyorum. Bu dünyayı triatlonda dünya şampiyonu olmadan terk etmeyeceğim. Türkiye’de ortalama yaşam süresinin 60-70 yıl olduğunu dikkate alırsak 150 yıl yaşamak hayal gibi gelebilir. Oysa gerçekten de bu mümkündür ve 150 sayısı da rasgele söylenmiyor. İnsan bedeni büyük bir enerji sistemidir ve bu enerji sürekli olarak değişip dönüşür. Bedenimizdeki tam bir enerji değişimi döngüsü hücrelerimiz de yenileniyor. Zihnimizden başlayarak kendi kendimize yaşam süremizi sınırlıyor dolayısıyla doğanın bize sunduğu kapasiteyi tam olarak kullanamıyoruz.”bilgilerini verdi  

Powerstar Orta Mesafe Türkiye Şampiyonası'nda 65 yaş üstü grubunda elemeleri geçerek yurt dışında milli formayı giyerek Avusturya'nın Tirol bölgesinde gerçekleştirilen Challenge Walchsee ETU Avrupa Orta Mesafe Triatlon Şampiyonası'nda Türkiye adına yarıştığını, Antalya'da yapılan triatlon yarış “Gloria Ironman 70.3 Turkey”de bin 900 metre yüzme, 90 kilometre bisiklet ve 21 kilometre koşmayı 7 saat 13 dakikada tamamlayarak Avrupa ikincisi olduğunu söyleyerek topluma cesaret aşıladı. İlham verdi.  
yilmazparlar@yahoo.com  

6 Ekim 2017 Cuma

Sekiz Kadından Biri Meme Kanseri-Türk Kanser Derneği -Yılmaz parlar haberi



Sekiz Kadından Biri Meme Kanseri

Ekim ayı Dünyada Meme Kanseri Farkındalık Ayı olması münasebetiyle Türk Kanser Derneği 02 Ekim 2017 Pazartesi, Sait Halim Paşa Yalısında basın toplantısı düzenledi.

Akciğer kanserinden sonra, dünyada görülme sıklığı en yüksek olan meme hücrelerinde başlayan kanser türü Meme kanseri bilgilendirme toplantısına Burak Duruman (Türk Kanser Derneği Yönetim Kurulu Başkanı), Revna Demirören, dernek üyeleri, Asuman Dayı, Prof. Dr. Cem Balcı, Op. Dr. Zeynep Çaynak, Doç. Dr. Esat Namal ve Op. Dr. Murat Atay, doktorlar, Sanatcı Yudum sanat ve cemiyet hayatının seçkin isimleri katıldılar. 

Video görüntülerinden Linet, Zuhal Topal, Nükhet Duru,gibi pek çok isim mesaj verdiler
 Her 8 kadından birinin hayatının belirli bir zamanında meme kanserine yakalanacağı bildirilen, Erkeklerde de görülmekle beraber, kadın vakaları erkek vakalarından 100 kat fazla olan   1970'lerden bu yana meme kanserinin görülme sıklığında artış yaşanmaktadır.

Artışa neden olan modern, Batılı yaşam tarzı sebep olarak gösterilmektedir. Kuzey Amerika ve Avrupa ülkelerinde görülme sıklığı, dünyanın diğer bölgelerinde görülme sıklığından daha fazladır.
Meme Kanserine Dur Diyelim" kampanyası kapsamında Sait Halim Paşa Yalısı'nda gerçekleşen toplantıda konuşan Türk Kanser Derneği Yönetim Kurul Başkanı Burak Duruman, erken teşhis ve tanı sayesinde meme kenseri olma riskinin yüzde 10 gerilediğini, erken tanının özelikle kanser hastalığında önemli olduğunu söyledi. 
Duruman, "Yüzde 100 tedavisi olan meme kanserinde erken teşhis çok önemli ama bunun için farkındalık yaratmak lazım. Bu, sadece hükümetin ve sivil toplum kuruluşlarının görevi değil. Bu konuda herkese görev düşüyor.
Her sekiz kadından biri meme kanserine yakalanıyor. Kadınların taramalarını düzenli olarak yaptırmaları gerekli. Erken tanı, tedavi, tedavi takip programları, psikolojik destek, hasta hakları, onkoloji koçluğu gibi birçok hizmeti ücretsiz olarak vermekteyiz.”dedi 
Burak Duruman, “Türkiye’de farkındalığı artırmak için otobüs ve minibüsleri giydirdik. İstanbul Büyükşehir Belediyesi bize billboard’larını açtı. Yani nereye giderseniz, önünüze çıkıyoruz çünkü meme kanseri yüzde 100 oranında tedavi edilebilir bir hastalık. Maalesef Türkiye’de taramaları ihmal etmek ve geç kalmak yüzünden hastalar bize genelde ikinci ve üçüncü evrelerde geliyor. Halbuki bunu sıfır evresinde yakalayabiliriz. Ancak halkımız korkuyor. Biz de diyoruz ki, ‘Geç kalmaktan kork, bana olmaz deme’.
İlçe belediyeleriyle 200-300 kişilik toplantılar yapıyoruz. Muhtarlıklarla da çalışıyoruz. Yayın organlarını biraz daha tetiklememiz lazım. Sadece ekim ayında farkındalık yaratmak yeterli değil. Ekranda birçok dizi var. Bunların senaryosuna minik eklemeler yapılabilir. Diyaloglarda ‘Mamografi randevuna gittin mi kızım?’ gibi cümleler geçebilir.”şeklinde hizmetleri hakkında bilgiler verdi.
Ayrıca yardım için öağrıda bulundu. “Çağrı merkezimiz var, ücretsiz. 7 gün 24 saat boyunca 0 850 611 0 853 numaralı danışma hattını arayarak, kayıt yaptırabilirler. Vatandaşlarımızı, ikamet ettikleri illerde bulunan anlaşmalı sağlık kurumlarına yönlendiriyoruz. Sıfır bütçeyle çalışıyoruz, daha çok bağışa ihtiyacımız var”
Op.Dr. Murat Atay da "Amacımız Türkiye'de meme kanserinden hiçbir kadının hayatını kaybetmemesi" farkındalık projeleri sayesinde kadınların hastalık hakkında daha çok bilinçleniyor.

Sanatcı Yudum Konserlerimde sazımla bu mesajları vererek farkındalığı artırmanın hizmetinde olacağım.
Sorumuz üzerine   Burak Duruman, 
“Yanlış beslenme, meme kanseri riskini arttıran en önemli faktörler arasında yer alıyor. Meme kanserine yakalanma riskini düşürmek için ilk olarak beslenme alışkanlıklarının değişmesi gerek.

Sabah ve akşam öğünlerinde antioksidan ve antikansinojen içeriği yüksek olan meyve ve sebzeler tüketmek meme kanserine yakalanma riskini azaltabilmektedir.


Yüksek oranda lif içeren, kompleks karbonhidrat baklagiller toksik ve kimyasal maddelerin vücuttan atılımını kolaylaştırarak kanser riskini azaltmaktadır. 

Fazla kilolu olmak ve aşırı yağlanmak meme kanseri riskini arttırabilen unsurlardır. Aşırı yağlı, kızartma ve kavurma gibi ürünlerden uzak durulması gerekir.
Yeşillik alanlarda bulunmak” gibi önerilerde bulundu. 

“Sevenlerimin gözünde gördüğüm çaresizlik ve umut çarpışması sayesinde mücadele gücünü yakaladım. Doktorlarımın hazırladığı programa adım adım uydum. Geriye kalan kimseyi dinlemedim. Hayatın içinde kalmaya gayret ettim. Bu hastalığı yaşayanlara bir şeyler bırakmayı düşündüm, bir kitap yazdım. Benimle aynı anda tedavilerine devam eden 10 amazon buldum. Yaşadıklarımızı kaleme aldık.” Sözlerini söyleyen  Leyla Bahtiyar ile yaptığımız kısa söyleşide, hayatın içinde olmak gerektiğini hayatdan kopmamak gerektiğini vurguladı.

yilmazparlar@yahoo.com