SANAT etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
SANAT etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Nisan 2022 Cumartesi

Kadınlık ve Sürdürülebilirlik sergi-Yılmaz Parlar Haberi

  • ANASAYFA EKONOMİ TURİZM BİLİŞİM EMLAK OTOMOTİV
  • SAĞLIK GÜNCEL MAGAZİN SİNEMA KÜLTÜR SANAT
  •  

     


    Kadınlık ve Sürdürülebilirlik 


    25 Eylül 2015’te Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi’nde dünya liderleri tarafından kabul edilen, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri doğrultusunda 169 amacı kapsıyan, 17 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi'nin ayrılmaz bir parçası, cinsiyet eşitliğinin sağlanması, yani fırsat eşitliğini sağlamak kapsamında İsviçre Türkiye Sanat Projesi ses getirdi.



    Yaratıcı fikirler oluşturabilmek ve sanat yoluyla karşılıklı etkileşime geçilebilecek bir platform yaratmak amacıyla sanatın, feminist sanatın ve ekolojik dünyanın en kilit isimleriyle bağ kurarak yerel kurumları birleştiren Projede sergide yer aldı.



    Ankara İsviçre Elçiliğinden sonra İstanbul İsviçre Başkonsolosluğunca sergi düzenlendi.


    İsviçre Türkiye Sanat Projesi kapsamında ‘Kadınlık ve Sürdürülebilirlik’ sergi açılışında İstanbul İsviçre Başkonsolosu Julien Thöni başda olmak üzere çeşitli ülke Konsolosları, temsilcileri, İsviçreli Firmalar müdürleri Novartis, Zürich Sigorta CEO’ları, akademisyenler, sanatcılar, elit davetli grup katıldı. 



    Projenin mimarı, İsviçre Büyükelçiliği Kültürel İşler Müsteşarı Ariane Tiner.


    Carole Kambli ve Burçak Yakıcı’nın küratörlüğünü üstlendiği kültürel proje sergide üç İsviçreli sanatçı Talaya Schmid, Aglaia Haritz ve Patricia Jacomella ve üç Türk sanatçı Gözde İlkin, SENA ve Ecem Yerman yer aldılar 



    İstanbul İsviçre Başkonsolosu Julien Thöni

    Açılış konuşmasında, İstanbul İsviçre Başkonsolosu Julien Thöni yoğun ilgiden çok katılımdan memnun olduğunu belirtdi. Projenin farklı konu ve şekillerde kültürel etkinlikleri desteklemek için organize edildiğini, İsviçre Büyükelçiliği Kültürel İşler Müsteşarı Ariane Tiner’in bu yıl Kadınlar Günü'nü kutlama fikriyle, Kadınlık ve Sürdürülebilirlik adlı büyük ve yenilikçi bir İsviçre Türk sanat projesi geliştirdiğini söyledi.

    Proje kapsamında, Üniversiteler, STK'lar ve çeşitli kişilerle çalıştay görüşmeleri, fikir alışverişleri gerçekleştirdiklerini sergiylede son bulduğunu, İstanbul’da devam etdiğini açıkladı.

    Proje; çeşitli gruplarla karşılaşmaları, birlikte öğrenmeyi ve iş birliklerini mümkün kılmak, birlikte yeni hikayeler oluşturmak ve sürdürülebilirlik konusunu kesişimsellik, insan merkezli olmama ve disiplinler arası perspektiflerden yansıtmak, vurgulamak ve ilerletmek için bir deney ve süreç olarak tasarlandı



    "Kadınlık ve Sürdürülebilirlik" acil sürdürülebilirlik sorununun

    kadın perspektifinden hareketle gerçekleşiyor. 


    Yaratıcı fikirler oluşturabilmek ve sanat yoluyla karşılıklı etkileşime geçilebilecek bir platform yaratmak amacıyla sanatın, feminist sanatın ve ekolojik dünyanın en kilit isimleriyle bağ kurarak yerel kurumları birleştiren Projedeki sergi için; İsviçre Büyükelçiliği Kültürel İşler Müsteşarı Ariane Tinner de serginin iki ülke sanatçılarını bir araya getirdiğini ve gücünün çeşitliliğinden kaynaklandığını belirtti.


    Daha adil ve sürdürülebilir bir gelecek için sanat ve kadınlar neler yapabilir? Şimdiye kadar birbirinden bunca ayrı düşmüş doğa ve kültür, birey ve topluluk, bilginin farklı disiplinleri, rasyonalite ve bilinçliliğin diğer türleri yeniden nasıl bir araya getirilebilir? Sanatsal projeler vasıtasıyla yeni ağlar ve bağlantılar nasıl yaratılabilir? Doğa, Kültür ve Kadında yola çıkılarak proje fikri oluştuğu dile getirdi.

     “Kadınlık ve Sürdürülebilirlik”, sürdürülebilirliğin öncelikli durumunu sanat aracılığıyla kadın bakış açısından ele alındı.

    Proje; çeşitli karşılaşmaların, farklı gruplar içerisinde birlikte öğrenmenin, birlikte çalışma olanaklarının ve iş birliklerinin önünü açarak, beraber yeni hikayelerin yazılmasını sağlamak ve sürdürülebilirlik konusunu kesişimsel, insan-merkezci olmayan ve disiplinleri-aşan farklı bakış açılarını yeniden düşünmek, vurgulamak ve geliştirmek için fırsat yaratacak bir deneysel süreç olarak tasarlandı.

    Carole Kambli ve Burçak Yakıcı küratörlerde yaptıkları konuşmalarında, dayanışma, sığınmacılar, göçmenler için konsey ve sosyal uyumdan söz etdiler uzun süre sonunda arkadaşlıklar dostluklar kurulabildiğinin altını çizdiler.. 



     Sanatcılarla yaptığımız kısa söyleşilerde


    Ecem Yerman “Normun dışında kalmış «öteki» bedenleri(kadın, erkek, trans) temsil eden kâğıttan giyilebilir heykeller ile toplumsal cinsiyet rollerimizin yapaylığı vurgulanmıştır. Kâğıt malzeme katmanlardan oluşması ve dokusundan dolayı insan derisini ve kabuğu çağrıştırmaktadır. Yırtılabilir oluşu ile de yaranabilir oluşumuz yansıtılmaktadır. Giyilip-çıkarılabilir olması ile de inşa süreçlerinin değişkenliği ve yapaylığı vurgulanmak istenmiştir. İç bükey ve dış bükey aynalar ise güç- iktidar, gözetlenme- denetlenme durumuna gönderide bulunmak için kullanılmıştır. Bedeni üzerine giyen veya doğrudan aynaya bakan kişi kendisinin nasıl görüldüğünü tam olarak görememesi amaçlanmıştır.  Görme algılarımızı değiştiren aynalar; kendimiz ile gerçekte ne kadar yüzleşebildiğimizi, bilinç dışından bize yüklenenlerden bağımsız kendimizi olduğumuz gibi göremeyişimizi yansıtmaktadır. İzleyicinin bedenleri giymesi sayesinde «öteki» ile tanışması, onu deneyimlemesi ve kendi öteki oluşunu fark etmesi amaçlanmıştır.” Şeklinde yaptığı enstalasyonu hakkında bilgilendiriyor.

    Aglaia Haritz, “Sanat benim için artık evrenin merkezi olmayan, bir bütünün parçası olması gereken insan hakkında konuşma aracıdır. Odak noktasının insan olduğu sosyal alanla ilgileniyorum. Çatışma bölgelerindeki yaşam beni etkiliyor ve çeşitli medyaları inceliyorum, plastik bir sanat eseri geliştiriyorum. Kadınsı ve eril olanı kışkırtıyor ve plastik bir şekilde sorguluyorum.” Kendisini ifade ediyor. 

    Eserleri hakkında “Erkek ve kadın cinsiyeti değil, her ikisi de insanın ayrılmaz parçaları olan eril ve dişil. Bu iki parça birbiriyle çatışıyor, böylesine ciddi ve önemli bir tema için yumuşak ve hafif malzeme kullanılarak altı çiziliyor.

    Sanat eserini daha etkileyici, keskin ve hatta acı verici hale getirmek için zaman malzeme kumaşları, tekrarlanan dikiş hareketi, çizimler daha çok içsel kişisel içsel bakış ön plana çıkıyor.  

    Taması Kadınlık ve Sürdürülebilirlik olan Sergi Çemberlitaş Barın Handa sergi 30 nisan 2022 tarihine kadar sanatseverlerin ziyaretine açık olacak.

    yilmazparlar@yahoo.com 


    24 Mart 2022 Perşembe

    Nevmekan Selimiye Billur Sergi-Yılmaz Parlar

  • ANASAYFA EKONOMİ TURİZM BİLİŞİM EMLAK OTOMOTİV
  • SAĞLIK GÜNCEL MAGAZİN SİNEMA KÜLTÜR SANAT

  • Billur Gibi Billur Sergi

    Selimiye Hamamı, Nevmekan Selimiye Galeri Sanat evine dönüştü ilk sergi Billur Sergi

    Birleşmiş Milletler (BM) tarafından ilan edilen, 2022 Cam yılında, Osmanlı kaftanlarını, objelerini cam ve metal kullanarak olağanüstü sanata dönüştüren, cam sanatçısı Yasemin Aslan Bakiri, “Billur” isimli sergisiyle muhteşem bir açılış yaptı

    Yasemin Aslan ifadesiyle; “Camın yanı sıra bakır ve gümüşten yapılan kaftanlar gücü simgeliyor.” Hükümdarların ihtişamı, ayrıca fermanlar, kalkanlar, duvar heykelleri, cam takunyalar, her bir sanat eseri padişahların ve saraylarının görkemli dünyasını yansıtan sergi sanatseverleri eski çağlara taşıyor..


    Eserlerinde modernlikle geleneksel yöntemleri bir arada kullandığını dile getiren cam sanatçısı Yasemin Aslan Bakiri açılış konuşmasında "Cam bir yolculuk, motifler ise bambaşka diller. Dil, bildiğimiz gibi kültür taşıyıcıları yani yolcu diyebiliriz. Bu dili tercüme ederken Osmanlı kaftanlarında günümüzün formlarını kullanırken özellikle imparatorluğun ihtişamını yansıtmayı istedim." dedi.



    Tüm sanatlar Aslında tarihle kesişir.

    Yasemin Aslan, zaman zaman eserlerinin hikaye kahramanları gibi canlandığını düşündüğünü söylerek "Bu tarihi yapıda Billur sergisi için tasarlayıp ürettiğim rengarenk cam nalınların ayak seslerini belki sizler de duyabilirsiniz. Çünkü sonuçta zaman, mekan oyunu içindeki bu çağdaş eserler geçmişin izlerini taşımakta. Siz cam deyin, ben uzun bir yolculuk. Bu sergi sizlere sınırlarımızın ötesinde farklı bir perspektiften tarihe bakma olanağı sunuyor." Şeklinde eserlerini özetledi 



    Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen, özetle “Tarihi bir mekandayız. Bu mekan 1960’lara kadar değişik zamanlarda hamam olarak vazifesini icra etmiş. Daha sonra ne yazık ki kaderine terk edilmiş. Biz Üsküdar Belediyesi olarak burayı devraldık ve aslına uygun bir şekilde kütüphane haline getirdik. Şu anda burası bir kütüphane, bir kitap kafe ve aynı zamanda bir sanat merkezi. Sanatın insanları ve toplumları birleştirici özel bir gücü vardır. Sergi sayesinde bu tarihi mekanın bu amaca hizmet ediyor.” dedi



    Türkmen, “Hamamda ilk defa muhteşem bir sergiyle açtık artık eserleri sergilemeye başlıyoruz. Bugün de burada yaşayan en önemli, en değerli, en büyük cam sanatçılarımızdan, Yasemin Aslan Bakiri hanımefendinin 39 ayrı eserinin sergilendiği Billur Cam Sergisi'ndeyiz. Hakikaten bu hamamın ruhuna, mimarisine uygun çok güzel eserler yapmış Yasemin Hanım. Onları şimdi burada sanatseverlerin hizmetine, beğenisine sunuyoruz." Sergi hakkında açıklamada bulundu.



    Cam ışıldamak için hep bir neden bulur


    Sanata kavuşturmanın heyecanı taşıyan Başkan Türkmen duygularını, "Bu coşku sadece beni değil, sizleri de, sanatın çok yönlü dünyasının içine çekecek ve sanatın dili, renkleri, ışıltısı herkesi aydınlatacak. Doğadan, insandan, evrenden ilham alan sanatçıların sanat yapıtlarından süzülerek hayat bulan eserler, günümüz problemlerine ışık tutarken, aslında hayatın akışını, zamanın döngüsünü ve arka planda bize güç veren hiyerarşiyi anlatıyor. Kendine has kimyasıyla cam, ışıldamak için hep bir neden bulur ve ahenkle sizi içine çeker. Hassas, kırılgan, naif, akışkan, saydam derken, camı niteleyen sözcükler uzar gider." Şeklinde ifade etdi.



    Yasemin Aslan Bakiri, Başkan Türkmen'e camdan yapılmış takunya taktim etti.


    Kurdele kesimi sonrası Tarihi Hamam Sanat Galeri Nevmekan’daki sergilenen eserler Krasiva, üçlü grup müzisyenlerin sundukları nefis müzik eşliğinde gezildi



    Sergi, 29 Mayıs'a kadar ziyaret edilebilecek.

    yilmazparlar@yahoo.com

     

    27 Ekim 2020 Salı

    Duvarların Ötesinde Proje sergisi



     Duvarların Ötesinde Proje sergisi

    Fransız Dev Sanatcı Saype’nin devasa eserleri sergisi “Duvarların Ötesinde” proje sergisi 26 Ekim 2020 Pazartesi günü Taksim Sanat'ta sanatsever ziyaretcilerle buluştu,


    Saype'ın Haziran 2019'da başlattığı küresel Duvarların Ötesinde projesinin sekizinci durağını İstanbul oluşturuyor.

    Doğrudan çimlerin üzerinde devasa, geçici halka açık sanat eserler yaratmayı amaçlıyan, kömür ve tebeşirle biyolojik olarak parçalanabilir bir boya geliştiren bu özel boya ile 7 yılı aşkın bir süredir, çimlere devasa freskler yapan fikirleri, mesajları, duyguları aktaran sanatcının eserlerin bir kısmını  kapsayan sergi, 7 kasım 2020 tarihine kadar ziyarete açık olacak.



    İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Kültür A.Ş., Beşiktaş Belediyesi, Boğaziçi Üniversitesi, İsviçre Başkonsolosluğu, Institut français Turquie ve UPS'in desteğiyle gerçekleşen projenin Institut français Turquie iIetişim Sorumlusu Aslı Akıncı Utkan ve UPS İş Geliştirme Direktörü Benal Topuzlu ile gezdiğimiz sergide resimler altındaki mesajların her biri bir hikayeyi özetliyor. 

    Kutuplaşmakta olan bir dünyada, sembolik olarak dünyanın en büyük insan zincirini yaratmayı seçen sanatçı, Duvarların Ötesinde (Beyond Walls) projesiyle bizi yardımseverliğe ve birlikte yaşamaya davet ediyor. 



    Birliği, karşılıklı yardımlaşmayı ve duvarların ötesindeki ortak çabayı simgelemek amacıyla, şehirden şehre kayan ve iç içe geçen, tokalaşmış elleri çimenlerin üzerine çiziyor.

    Sergide dikkatimizi çeken, projenin ilk durağı Paris. Eyfel Kulesi'nin altındaki Champs de Mars çimlerini devralmasına izin verilen ilk sanatçı. Çimlere püskürtülen, birbirine kenetlenmiş bir dizi eller yüzlerce metrekareyi kaplıyor. 



    Yere yaklaştıklarında pek bir anlam ifade etmeyen, ancak kulenin tepesinden görünen eserin yer aldığı projenin 2 ni durağı olarak Andora, sırasyla Cenevre, Berlin, Ouagadougou, Yamoussoukro ve Torino. Projenin 8. adımı ise, İstanbul.

    Guillaume Legros Saype lakaplı Sanatçının Haziran 2019'da başlattığı küresel “Duvarların Ötesinde” projesi dünyanın en büyük insan zincirini İstanbul'dan geçirme arzusundan doğduğunu öğreniyoruz. 



    Bu anlamda, gerçek bir işbirlikçi ve çok taraflı proje söz konusu. Anıtsal eserlerinin amacı kültürler arasında köprüler döşemek olan bir ressam için, Akdeniz ve Karadeniz dünyalarının kavşak noktasındaki İstanbul kenti, hayati anlamı olan bir durak. 

    İsviçre’de yaşayan Fransız sanatçının oluşturduğu evrensel halk dansının devasa elleri, Avrupa ve Afrika kıtalarını buluşturduktan sonra, bu kez de Boğaz'ın Avrupa yakasına gelecek ve Asya kıyılarına ulaşmak için boğazı geçecek. Böylece şehirden şehre, kıtadan kıtaya, Batı’yla Doğu’yu sarmalayan büyük bir kardeşlik zinciri çizmeye devam edecek 

    Sergi 7 Kasım 2020 Cumartesi gününden itibaren Institut français Türkiye'nin İstiklal Caddesi cephesinde sergilenecek.

    yilmazparlar@yahoo.com


    20 Şubat 2020 Perşembe

    Paris’te Bir Padişah, İstanbul’da Bir İmparatoriçe-Yılmaz Parlar




    Fransa Türkiye İlişkilerini kutlamak

    Fransa İstanbul Başkonsolosu Bertrand Buchwalter katıldığı, Notre Dame de Sion Fransız Lisesindeki “Paris’te Bir Padişah, İstanbul’da Bir İmparatoriçe” isimli sergi açılışında yaptığı konuşmasında bu sergi Paris ve İstanbul’un güzelliklerini yeniden keşfetmeye ve Fransa Türkiye İlişkilerini kutlamaya davet niteliğinde olduğunu söyledi.





    Kuratörleri Aylin Koçunyan ve Sinan Kuneralp’in olduğu sergiye Şişli kaymakamı, İstanbul Fransız Kültür merkez müdürü Christian Schnell, İlçe Milli Eğitim Müdürü Üniversite rektörleri NDS Mezunler dernek Başkanı, NDS mezunları ve seçkin davetlller katıldılar.





    18 şubat 2020 Salı günü sergi açılış konuşması NDS okul direktörü Yann de Lansalut tarafından yapılırken, Lansalut’un Fransızca konuşması Türk Müdür Suzan Sevgi tarafından Türkçeye tercüme edildi.


    NDS Okul Müdürü Yann de Lansalut “160 yılı aşkın süreden beri Notre Dame de Sion Fransız lisesi çifte aidiyetle bir yandan Fransa’ya diğer yandan da Türkiye’ye bağlarıyla şekillendi ve yapılandı.”  dedi



    III Napolyon’un kızlara eğitim hakların veriliş temellerin atıldığını söyledi.

    Lansalut “III Napolyon, Sorbonne üniversitesi, Troyes ve Orleans gibi pek çok üniversitelerde kızlara yönelik derslerin açılmasını temin eder. Buna paralel olarak Sultan Abdüllaziz’de kardeşi Abdülmecit döneminde açılan Notre dame de Sion kız lise açılışından sonra mekteb-i Sultan kurulmasını sağlar”sözleriyle okulların hikayesini dile getirdi.




    Fransa İstanbul Başkonsolosu Bertrand Buchwalter Avrupaya ilk seyahat eden padişah Sultan Abdülaziz’in III Napolyon’un 1867 Paris sergi davetine katılımıyla Avrupa icratından ilham alarak Osmanlıda yenilik hareketlerinin düşünmesini bugünki Galatasaray temelindeki  Mekteb-i Sultaniye kurmasından ötürü seyahati hafızalarda yer etdiğini söyledi. Buchwalter “Aynı şekilde Abdülaziz’in 1867’de Fransa’ya yaptığı ziyaretin iadesi niteliği de taşıyan Fransa İmparatoriçesi Eugénie’nin İstanbul’a ziyareti. süresince konakladığı Beylerbeyi Sarayı’dan etkilenerek örnek alarak Tuileries sarayına penecerelerine uygulamasıdır.”dedi

    Bu ikili ziyaret serginin kurgulanmasını esas alıyor. Avrupa’ya ve imparatorluk dışına seyahat eden ilk Osmanlı Padişahı Sultan Abdülaziz’in Paris ve ardından III. Napolyon’un eşi İmparatoriçe Eugenie’nin Osmanlı Başkenti İstanbul’a ziyaretinin tablo, gravür, fotoğraf, gazete kupür ve arşiv belgeleri, NDS Fransız Lisesi’nde düzenlenen sergiyle aynı bağlamda ele alınıyor.




    Aylin Koçunyan, ile yaptığımız söyleşide serginin hazırlıkları 6 ay kadar zaman aldığını öğrendik.

    Aylin Koçunyan Sultan Abdülaziz’in Avrupa seyahatleri üzerine bir makale yazmış, buradan esinlenerek NDS Okul Müdürü  Lansalut’ya bu konuda bir sergi hazırlamak üzere teklif götürüyor. Aynı şekilde Sinan Kuneralp de, İmparatoriçe’nin Osmanlı İmparatorluğu’na iadei ziyareti üzerine bir sergi teklif etmiş. Böylece ikisi birleşmiş Paris’te Bir Padişah, İstanbul’da Bir İmparatoriçe isimli sergi ortaya çıkmış.
    Serginin ilk bölümü, Sultan Abdülaziz’in Paris seyahatine odaklanarak, bu yolculukla örtüşen dönemin sanatsal, iktisadi ve siyasi bağlamı 
    Serginin ikinci ekseni, Fransız İmparatoru III. Napolyon’un eşi İmparatoriçe Eugénie’nin 11-19 Ekim 1869 tarihleri arasında Osmanlı başkentinde geçirdiği bir haftaya odaklanıyor.
    yilmazparlar@yahoo.com

    16 Şubat 2020 Pazar

    Ebru Uygun’un Suma Han'da Biz isimli ebru sergisi -Yılmaz parlar

    Renklerle Dans

    Ebru Dünyasında Ebru’dan doyumsuz güzellikdeki ebrular.

    Bulutlar üstüne çıkararak içsel yolculuk yaptıran, Ebru Uygun’un Sadece kalbin ifadesi değil, kalp ve aklın  birlikte çalıştığı, sıra dışı tekniklerini uyguladığı, “Biz” adlı muhteşem ebruların oluşturduğu sergisi, Suma  Han’da sanatseverlere kapılarını açtı.




    Sanatda yürek ve zihin beraber hareket etdiğinde renk kombinasyonunda bir denge oluşur. Ebru Uygun’un bu uyumlu ebruları, seyirci düşüncesine ilham veren, derin deniz mavisinden, deniz yosununa, toprak üstü tüm yeşil tonların ve gün batımın olağanüstü görünümdeki tüm renklerin akışları, gizem içinde desenlere dönüştürülerek damarlı küpler şeklinde büyüleyici eser bütünlük sağlamış.


    Bu nedenle herkes kendi benliğinde kendine ait bir şeyleri bulacağı için Serginin “Biz” ismini  çok uygun bulduk. “Biz” isimli serginin herkesin ortak kaygılarına dair merkezine kendi  hayatını koyarak birşeyler söylemek istediğini görüyorsunuz.




    Yerel ve uluslararası sanatçılarla sanat ve sanatla ilişkilendirilmiş 2018 yılında Banu Bilen ve Begüm Alkoçlar tarafından kurulan Standart Contemporary, Suma Han’da yeni sezonunun ilk sergisine, Ebru Uygun’un eserlerine yer vermekle dinamik başlangıç yapmış oldu.

    “Tüvana” Okuma İstekli Çocuk Eğitim Vakfını kuran, 102 No’lu  Oda, Dokunduğum Yürekler, Birlikte Büyümek, Gönül Irmağı, 180 Günde Hayallere Yolculuk isimli kitapları bulunan 10 senedir, geleneksel yöntemlerle ebru sanatı üzerine çalışan Ebru Uygun’un sergisinin küratörlüğünü Begüm Alkoçlar üstlenmiş.


    13. yüzyılda, ilk formları Orta Asya'da ortaya çıkan ve Anadolu'ya yayılan yüzdürüldüğü, tasarımlar ve desenler oluşturmak için özel aletler kullanılan görüntü yakalanan asırlık sanat formu ebruyu Ebru Uygun özel ve zor tekniğiyle yeniden tanımlamış.





    12 Şubat 2020 Çarşamba günü Suma Han’da Standart Contemporary’nin organizasyonu ile gerçekleşen açılışa iş ve sanat dünyasının önde gelen isimleri ve akademisyenler katıldılar.  

    Çeşitli  boyutlarda üretilmiş küplerden oluşturulan  her seferinde farklı bir bölgesinin ebrulanmış enstalatif yapıtı hakkında gerek, sanatcı Ebru Uygun’dan, gerekse kuruluşları hakkında TOÇEV Direktörü Eda çetin Standart Contemporary sahipleri Banu Bilen ve Begüm Alkoçlar direktörü Mina pamir’den bilgiler aldık.

    Sergi 6 Mart 2020 tarihine kadar sanatseverlere kapılarını açık tutacak.

    yilmazparlar@yahoo.com

    24 Aralık 2019 Salı

    Lithian Ricci'nin 'Esinti' isimli sergisi-Yılmaz parlar


    Üsküdar’da İtalya Esintisi

    Lithian Ricci, insan doğasının bir yönü olduğu için eko insan enerji sisteminde bulunan insan bilinci açısından ifade bulabilen arketip imgesindeki yaşamın fiziksel ve ruhsal karışımın bulunduğu kutsal alanın sınırlarını Üsküdar Galeri Nevmekan’a taşımış. 





    Arketip imgesi olarak Türk kadınlarının portrelerinden ve Osmanlı hanedanlığına adını yazdıran Sultanların özgün portrelerinden oluşan sergisi aynı konumda bulunan Sultanlar müzesine renk katmış.



    Küratörlüğünü ünlü Cam ve Heykel sanatcısı ressam Yasemin Aslan Bakiri'nin üstlendiği, Osmanlı hanedanlığına adını yazdıran Sultanların ve Türk kadınlarının yüzlerinden oluşan portrelerinden oluşan İtalyan ressam Lithian Ricci'nin 'Esinti' isimli sergisi içinde büyük boyutta kağıt üzerine mürekkeple çalışılmış çizimli eserleri de yer alıyor.

    Günümüzde sanatın üretim biçimini ele aldığımızda; İtalyan ressam Lithian Ricci'nin disiplinler arası bir yaklaşımını görüyoruz,




    Osmanlı'nın sultanlarını resmederek hazırladığı Esinti Sergisindeki eserler 3 boyutlu olarak hazırlanmış. Ortadan bakışla Sultan Portresi, sağdan-soldan bakışlarla başka resimler görüyorsunuz.


    Mürekkeple çizgilerle çalışılmış özgün eserlerinde Ruh'un zihninde ortaya çıkan her varlık gibi yer çekimi olmayan boşlukda insan ve Koşan, sürünen, yüzen, uçan hayvanların kompozisyonları yer alıyor.





    Bu kısımda algıladığımız; Hayvan gücü, yüksek benliğin ölümsüz doğasının aksine, ölümlü doğanın belirli yönleriyle iletişim kurmanın bir aracı olarak hizmet ediyor. 


    Kişilik doğasında var olan potansiyel, yetenek, veya karakteristik kaliteyi temsil eder. Hayvan gücü ile tanışmanın amacı, kendi içinde geliştirilmesi gereken özelliklerini anlamaktır. 


    Hayvan gücünün varlığı, özelliklerinin kullanıldığı anlamına gelmez; sadece mevcut ifadeleri ve gelişimleri temsil eder.


    Lithian Ricci'nin 'Esinti' sergisi 5 Ocak 2020'ye kadar Nev Galeri Nevmekan’da sanatseverlerin ziyaretine açık olacak.  





    Üsküdar Belediyesine ait  Kültür merkezi olan Nevmekan Sahil, sergi alanı dışında gerek zengin kitaplara sahip kütüphanesi, gerekse Sultan Müzesi ve mimari yapısı örnek teşkil edecek inanılmaz güzellikde.


    Hem Üsküdar hem de Türkiye’deki müzecilik kültürü adına farklı bir eser 

    seçkisine sahip olan Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan onaylı müzede Osmanlı sarayındaki hanım sultanlar yer alıyor. 

    Müze ilgilileri Osmanlı İmparatorluğun farklı coğrafyalarından saraya gelen, üst düzey eğitim gören, saray adabını, imparatorluk geleneklerini öğrenen, daha sonra da öğreten hanım sultanların hayırseverlikleri ve fedakarlıklarıyla vakfettiği birçok cami, hamam, çarşı, bedesten, gibi eserlerin önemli bir bölümünün Üsküdar’da bulunduğu söylüyorlar.


    Osmanlı hanım sultanları Müzesi için koleksiyon hazırlama kararı alan Üsküdar Belediye, Marmara Üniversitesi Sanat Tarihi bölümünden Doç. Dr. Selman Can’ın başkanlığında oluşturulan akademik araştırma kuruluyla yola çıkıyor.





    Beylerbeyi Sabancı Olgunlaşma Enstitüsü ile Üsküdar’ın simgesi olan “Kâtip” ve “Kâtibe” bebeklerini üreten Belediye sanatsal yaklaşımla, Osmanlı saraylarında asırlar boyunca değişerek olgunlaşan giyim kültürünü, malzeme tercihini, gündelik hayat ayrıntılarını yani tarihin konularını sanatla birleştirerek bugüne taşımışlar. 

      
    16. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar Osmanlı hareminde kullanılan giysiler 
    akademik bir titizlikle tespit edilerek her biri döneme özgü otantik 
    kumaşlar özel olarak dokunmuş, aksesuar, kumaş dikimi ve takılar için 8 
    kişilik uzman atölye ekibi uzun süre titizlikle çalışmış.

    Bebeklerin dayanıklı ve uzun ömürlü olmaları için bugün hâlâ Anadolu’da kullanılan “kitre bebek” yöntemi kullanılmış ve tarihle sanatın 

    buluştuğu zarif bir Müze oluşmuş.

    yilmazparlar@yahoo.com