14 Şubat 2016 Pazar

GIDA FİYATLARININ ENFLASYONA ETKİSİ-YILMAZ PARLAR



GIDA FİYATLARININ ENFLASYONA ETKİSİ

Başkanlığını Celal Toprak’ın yaptığı Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) )  ve İTO Gıda İhtisas Komitesi tarafından 13 Şubat 2016 Cumartesi günü İTO Sosyal tesisleri Cemile Sultan’da kahvaltılı bilgilendirme toplantısı düzenlendi.
Sektör aktörlerini Gıda sektörün ekonomi yazarları, komite üyelerini akademisyenleri bir araya getiren Gıda fiyatlarının enflasyona etkisi konulu toplantıda  İstanbul Ticaret odası ( İTO ) yönetim kurul başkanı İbrahim Çağlar açılış konuşmasını yaptı kısa süre moderatörlüğü üstlendi.
 (İTO) Başkanı İbrahim Çağlar, gıda fiyatlarındaki artışın enflasyona etkisiyle ilgili konuşmasında özetle  "Artış aracılardan değil, doğrudan doğruya üretim maliyetindeki artıştan kaynaklanıyor. Üreticiyi de perakendeciyi de potansiyel suçlu ilan etmek doğru değil.  Enflasyon iki haneye oturursa bunu aşağıya indirmek zor olur. Dünya gıda fiyatlarının tarihi düşük olduğu bir noktada içerideki gıda enflasyonu kabul edilebilir bir şey değil. Ancak sorunu çözmek için sebebi doğru tespit etmeliyiz. Mazot, gübre ve tohum… Bunlarda dışa bağımlıyız. Üç yılda dolarda yüzde 60'ın üzerinde artış gerçekleşti. Kurun artması hem girdi maliyetini artırıyor hem de arzı dengeleyecek ithal ürünü pahalandırıyor. Gübre fiyatlarında ortalama yüzde 20, tohum fiyatlarında yüzde 30 artış var. Demek ki gıda fiyatını kalıcı olarak düşürebilmek için bu girdilerde dışa bağımlılığı azaltmak zorundayız. Ülkemizin bir seferberlik halinde tarım ve hayvancılıkta ciddi adımlar atması gerekiyor. 10 yıl, 20 yıl öncesine göre gübre fiyatları ne kadar düşmüş? Gübresinden, tohumuna kadar dışa bağımlılığı azaltabildik mi? Traktöre konan bir litre mazot, Hollanda'daki traktör ile aynı mı? Verimli topraklarımızı rekabetçi fiyattan tohumla ekebiliyor muyuz? Tarlaları rekabetçi fiyattan sürebiliyor muyuz? Toprağımızdan rekabetçi ürün fışkırabiliyor mu? Çiftçimiz bilinçli tarım yapıyor mu? Akıllı üretim tekniklerini yeterince kullanabiliyor mu? Gençleri yeniden tarım sektörüne çekebiliyor muyuz? Arazilerin verimsiz, küçük parçalara ayrılmasını, tarım arazilerinin inşaata alanına dönüşmesini ne kadar önleyebildik? Bunlar elbirliği ile atmamız gereken adımlar. Şanslıyız ki, bizi dinleyen bir hükümetimiz var. Bakın, geçtiğimiz hafta iki bakanımız Odamızı ziyaret etti. Sorunlarımızı aktarma, çözüm bulma şansımız var. Yeter ki teşhisi doğru koyalım... Türkiye tarımdan, toprağından vazgeçemez. Aracısından, toptancısından, perakendecisinden vazgeçemez." Açıklamalarda bulundu.
Prof. Dr. Kerem Alkin’i sunum yapması için davet etdi.  Prof. Dr. Kerem Aklin, “Küresel emtia fiyatlarının bütününde, küresel vasat büyüme tartışmalarını doğrulayacak nitelikte, ciddi gerileme söz konusu, tarım ürünleri de dahil olmak üzere küresel emtia fiyatlarındaki 1970’lerdeki ilk sıçrama sonrasında, 2000’li yılların başına kadar fiyatlar yatay seyretti. çin’in önderlik ettiği goe tüketimi ile fiyatlar ciddi yükseldi. küresel büyüme ve ticaretteki gerileme ve çin’deki yavaşlama gıda fiyatlarını da vurdu
Çin, küresel alüminyum tüketiminin tek başına yüzde 54’ünü, nikelin 50’sini, bakırın 48’ini, çinko ve kalayın 46’sını, çeliğin 45’ini, kurşunun 40’ını, pamuğun 31 ve pirincin 30’unu gerçekleştiriyor.
2012, 2013 ve 2014’ün ilk yarısında fiyat hareketi benzerlik gösterirken, 2014’ün 2. yarısındaki fiyat gerilemesi, 2015’de iyice belirginleşti. 2016 daha da sıkıntılı başladı 
şekerdeki yükselişin aksine, et, hububat, süt ürünleri ve bitkisel yağlarda aşağı doğru bir trend ve ciddi bir fiyat gerilemesi gözleniyor
gelişmekte olan ülkeler ortalama enflasyonu ile Türkiye’nin enflasyon verisi karşılaştırıldığında, türkiye ile Goü’ler enflasyon oranı arasındaki makasın ciddi manada açıldığı gözlenmekte” şeklinde genel profil çizdikden sonra tüketici fiyat endeksi ve gıda grubunun yıllara göre dağılımı çizelgelerini sundu. 
Alkin “Taze meyve ve sebze fiyatları yılın ikinci yarısında belirgin bir artış eğilimi sergileyerek 2015 yılında yüzde 18,28 oranında artmıştır. taze meyve ve sebze dışında kalan diğer işlenmemiş gıda ürünleri enflasyonu ise, 3. çeyrekteki yavaşlama eğilimini sürdürmüştür. 
İkinci çeyrekte önemli bir düzeltme eğilimi sergileyen ve yaklaşık 5 puan azalarak yüzde 9,28’e gerileyen gıda yıllık enflasyonu; yılın ikinci yarısında dalgalı bir seyir izlemiştir. grup enflasyonu, yıl sonu itibarıyla yüzde 10,87’ye yükselerek, yıl sonu yüzde 8 tahmininin önemli ölçüde üzerinde gerçekleşmiştir. bir önceki yıl tarımsal üretimde kaydedilen daralmanın aksine, bu yıl üretimde önemli bir artış kaydedilmesine karşın, gerek tarım ürünleri üretici enflasyonunda gerekse tüketici fiyatları gıda enflasyonunda beklenen yavaşlama gerçekleşmemiştir.1 özellikle işlenmemiş gıda enflasyonunun son üç yılda ortalama yüzde 13 ile yüksek bir artış eğilimi sergilemesi dikkat çekmektedir.
Gıda ve alkolsüz içecekler grubunda yıllık enflasyon 0,82 puanlık artışla yüzde 11,69’a yükselmiştir. Mevsimsel etkilerden arındırılmış işlenmemiş gıda fiyatları ocak ayında taze meyve ve sebze kaynaklı olarak belirgin bir artış kaydetmiştir. bu dönemde taze meyve ve sebze grubunda yıllık fiyat artış oranı yüzde 20 seviyesine ulaşmıştır. Kırmızı et fiyatları son iki aydaki sınırlı gerilemenin ardından ocak ayında tekrar yükselmiştir. bakliyat fiyatlarındaki artışlar hızlanarak devam etmiştir. bu gelişmeler neticesinde işlenmemiş gıda yıllık enflasyonu 1,5 puan artarak yüzde 15,33 oranına yükselmiştir. 2015 yılı genelinde yavaşlama eğilimi gözlenen işlenmiş gıda fiyatları yıllık enflasyonunda ise son iki ayda ekmek-tahıl grubu öncülüğünde yukarı yönlü bir seyir kaydedilmiştir. özellikle ekmek fiyatları son iki ayda yüzde 3,77 oranında artmıştır. diğer taraftan ocak ayında katı-sıvı yağ grubunda aylık fiyat artışları yavaşlamıştır. sonuç olarak, işlenmiş gıda grubu yıllık enflasyonu ocak ayında sınırlı bir artışla yüzde 8,41 oranına yükselmiştir.” Şeklinde özetledi.

İstanbul Ticaret Odası, Ekmek Un ve Unlu Mamuller Meslek Komitesi Meclis Üyesi 

Ve İstanbul Ekmek Üreticileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Zeki Sarıhan Ekmek Fiyatları ekmek araştırması şeklinde sunum yaparak fiyatların maliyetlerini detaykandırdı. “Ekmek ülkemizde önem ve değerinden dolayı değil, daha çok “zam” söz konusu olduğunda hatırlanıyor, kamuoyunun gündemine gelir. Ekmek gibi madden ve manen emsallerine oranla çok ileri seviyede öneme haiz bir tüketim maddesi fiyatı ile hatırlanıp, gündeme gelmemeli. 
Ekmekçilik sektörünün STK’ları   ekmeğin önemi oranında sektörlerini temsil edemediği gibi, haklı oldukları hususları, bilgi ve sağlıklı veri üzerinden ifade edemediklerinden genellikle yanlış anlamalara sebep olunuyor. Yanlış anlama, ekmekçilik sektörünün sorunlarına çözümü önlediği gibi ilgili ve yetkililerin yanlış bilgilenmelerini de beraberinde getiriyor. Son olarak ekmek fiyatı üzerine yapılan tartışma, bunun somut örneğidir. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanının ekmek hakkında yaptığı açıklamalar, Bakanlık makamının yanlış bilgilendirilmesi sonucu yapıldığını düşünüyoruz.”  Sarıhan Ekmek üreten işletme 2750, Ticaret Odasına üye işletme 2220 Esnaf Odasına üye işletme 650, Sanayi Odasına üye işletme 80 sayıların verdi 

Ekmek maliyetini olumsuz yönde etkileyen iki unsur, Kapasite kullanım oranlarının düşük olması, Üretimin uzun süreye yayılması ; Fırın sahiplerinin % 52’si müşterilerinin en çok ekmeğin sıcak ve taze olmasına dikkat ettiklerini belirtmektedir. Hanelerde görüşülen kişilerin ekmekte en çok önem verdikleri özelliğin % 4 ile ekmeği sıcak ve taze olmasıdır.Personel ve öğrenci yemekhanelerinin tercisi ekmeğin taze ve sıcak olmasını istiyor. Sıcak ve taze ekmeğe talep var. Bir işletmenin müşterilerine taze ve sıcak ekmek sunabilmesi için her saat ekmek üretmesi (çıkarması) gerekiyor. Sabah, saat 06.00’da başlayan ekmek talebi, akşam 21.00’e kadar devam ediyor. 2000 ekmek üreten bir işletme, (müşteri memnuniyetini sağlamak için) üretimi 15 saatte gerçekleştirmesi gerekiyor. Normal şartlarda 2000 ekmeği 3 saat içinde üretmek mümkündür. Üretimin zorunlu olarak uzun zamana yayılması, maliyeti % 30 civarında artırmaktadır. 

En yüksek üretime sahip endüstriyel (tünel) fırınlarda günde ortalama 6.740 adet ekmek üretilmektedir. 

Taş fırın veya döner fırınlarda günlük ortalama 3178 adet etmek üretilmektedir. 
Ünlü mamul türünden fırınlarda günlük ortalama 2650 adet ekmek üretilmektedir. 
Bazı ünlü mamuller günde ortalama 40-50 adet ekmek üretmektedir. İstanbul ekmekçilik sektöründe kapasite kullanım oranı % 39, atıl kapasite oranı % 61’dır. Endüstriyel fırınların ortalama kapasitesi :6740.  Borulu/matador fırınların ortalama kapasitesi :3178. Kara/döner fırınların ortalama kapasitesi :2650. Küçük ölçekli fırın ve unlu mamullerin kapasitesi :1000. Bu rakamlar, Türkiye ortalaması, İstanbul’daki fırın yoğunluğu dikkate alındığında, Türkiye ortalamasının altında olduğu ortaya çıkmaktadır.  Kapasite kullanım oranlarının düşük olması, ekmek maliyetini yüzde 50 civarında yükseltmektedir.”dedi 
İsa Albayrak; tarlada 1 kilo portakal 0.45 kş. markete gelene kadar kaçınılmaz maliyetler 1.09  %10 müşterinin verdiği zarar %8 kdv, %20 işletme maliyeti, %5 kâr toplam %43 satış fiyatı 1.55 tl %244 artış olduğunun sebeblerini açıkladı. 
78.nolu ,hububat bakliyat ,kuruyemiş ve kuru meyve komitesi adına Meclis üyesi Mehmet Tevfik Dinçer bakliyat hakkında geniş bilgiler verdi öneminden bahsetdi “2 milyardan fazla insanın protein kaynağı
Önemli bir diyet ürünü, Toprak ve Su kaynaklarını korumakta, İnsan beslenmesindeki Bitkisel proteinlerin %22’si, Karbonhidratların %7’si yemeklik dane baklagillerden sağlanmaktadır.”
Sorunları;  Üretim istenen düzeyde  ve yeterli değil. Tüketimden kayma var Yeni nesil bakliyatı unutma noktasına geldi ve Beslenme alışkanlıkları değişiyor. Sağlıklı ve dengeli beslenmede önemli bir besin kaynağı olan bakliyatın hem üretimi hem de tüketilmesi özendirilmelidir. Bununla ilgili yaklaşık son on yıldır,sektör aktörleri olarak uğraşıyoruz.bakliyat tanıtımı ile ilgili bir tanıtım filmi hazırlanmıştır. Geçen yıl Dernek olarak da hazırladığımız bir proje Kalkınma ajansı tarafından kabul görerek ve alınan destek ile yürütülmektedir. Ancak bu ve buna benzer projelerin hayat bulması için ,üretim ayağımızın mutlaka güçlendirilmesi gereklidir. Bilindiği gibi Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Organizasyonu (FAO) Roma’da gerçekleştirilen 146.Konsey toplantısında 2016 yılının ‘’Uluslar arası Bakliyat yılı ‘’ olarak ilan edilmesini kabul etti. Las wegas’ta yapılan Dünya bakliyat toplantısı CİCİL de ,İstanbul Ticaret odası meslek komitesi olarak da katılım sağladık.2016 Dünya bakliyat yılı ile ilgili çalışma ve etkinliklere de ülke bakliyatçıları olarak aktif olarak katılacağımızı ifade ettik. Arzu ve Temennimiz:2016 yılının da Ülke tarımımız ile ilgili sorunların hızla çözüldüğü ve üretkenliğimize katkı sağlamasıdır.”şeklinde açıkladı.
Sorunların çözümüne yönelik  politikaları ise; “Öncelikli olarak, yemeklik baklagil üretimini artırmaya yönelik politikaların geliştirilmesi, İyi tarım uygulamaları, organik tarım vb. üretim sistemlerini  baklagil yetiştiriciliğinde yaygınlaştırarak, sektörün rekabet üstünlüğünü sağlayıcı, girdi maliyetlerini azaltıcı çalışmaların yapılması, Baklagillerde hastalık ve zararlılar ile mücadeleyİ sağlamak üzere entegre ürün yönetim sistemlerinin oluşturulması ve uygulamaya geçirilmesi, Baklagillerin, hububat ve yağlı tohumlar gibi alternatif ürünlerle rekabet şansını artıracak destekleme politikalarının uygulanması, Nadas alanlarının daraltılmasına yönelik çalışmalarda, nohut ve mercimek ekiminin kontrollü olarak yapılması, Baklagillerde, sertifikalı tohum üretim ve kullanımının yaygınlaştırılması, Tohum seçiminde yüksek verimli çeşitler yanında kalite özelliklerinin de dikkate alınarak yöreye uygun çeşitlerin teşvik edilmesi, Araştırma-yayım-çiftçi bağının güçlendirilmesi, Baklagil yetiştiriciliğinde, mekanizasyon kullanımınıyaygınlaştırmak amacıyla kırsal kalkınma desteklemelerinde sektöre öncelik verilmesi, Desteklemelerde içerisinde baklagillerin de olduğu uygun bir münavebe sisteminin aranması, İşletme büyüklüğünden kaynaklanan yapısal sorunların çözümüne yönelik olarak arazi toplulaştırma çalışmalarının hızlandırılması, toplulaştırmanın tamamlandığı alanlarda parçalanmanın (miras vb.) önüne geçilmesi, Toprak verimliliğinin artırılması ve korunması yönünden önemli katkılar sağlayan baklagillerin ekim nöbetine mutlaka alınmasının teşvik edilmesi, Nohut ve mercimeğin ekim alanlarının genişletilmesi bakımından geçmişte uygulanan nadas alanlarında üretimuygulaması tekrar teşvik edilmeli.”olarak değerlendirdi
Sonuç olarak Türkiye için bakliyat sektörü, stratejik bir sektör olduğunu,  Bu nedenle bu sektörün sevk ve idaresi, bölge ve ülke
sınırlarının ötesinde küresel bir vizyonla ele alınmak durumundadır,  şeklinde bir kere daha altını çizdi. Kendine yeterliliği geliştirilecek, üretimi ve tüketimi artıracak politikalar ile sektörü uluslararası alanda tedarikçi konuma getirme hedefinde olması gerekdiğini vurguladı.  
Son söz olarakda Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) ) Başkanı Celal Toprak bu sektör toplantının ilk ve genel özeti olduğunu halkın öğrenmesi ve bilinçlenmesi gereken çok önemli bilgilerin daha detayla komite komite toplanılarak daha geniş açılımla ele alınması gerekdiğini vurguladı. Her hafta Sürekli yapılmasına karar kılındı.

yilmazparlar@yahoo.com                


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder