2 Kasım 2024 Cumartesi

Beyaz Altına Yolculuk-Sevda Aydın’ın Organik Pamuk Seferberliği-Yılmaz Parlar

  

  • ANASAYFA EKONOMİ TURİZM BİLİŞİM EMLAK OTOMOTİV
  • SAĞLIK GÜNCEL MAGAZİN SİNEMA KÜLTÜR SANAT
  • Beyaz Altına Yolculuk

    Sevda Aydın’ın Organik Pamuk Seferberliği

    Pamuktan Mağazaya, Türkiye’de Pamuk Üretimini Canlandırma Hareketi

    İlk Adımlar, Tarımsal Kalkınma İçin Organik Pamuk Projesi

     Hazır giyim sektöründe Türkiye’nin pamuk ihtiyacı, sektörün “beyaz altın” olarak adlandırdığı pamuk üretiminde bölgesel kalkınmaya katkıda bulunacak çözümler arıyor. AYTIM Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı ve Sevda Aydın Vakfı (SAV) Başkanı Sevda Aydın, bu ihtiyaca güçlü bir cevap veriyor. Ege Bölgesi'nde başlattıkları organik pamuk üretimi projesi ile çiftçileri doğrudan tekstil imalatçılarıyla buluşturuyor.


     


    Pamukta Dışa Bağımlılıktan Kurtulmak

    Son yıllarda, Türkiye pamuk ithalatında dünya sıralamasında beşinci konumda yer alıyor. Dış ticaret politikaları, sulama zorlukları ve kırsal göç gibi faktörlerle istenilen düzeye ulaşamayan pamuk üretimi, çözüm arayan sanayicileri harekete geçirdi. Sevda Aydın, bu sorunların farkında olarak pamuk ekim alanlarının artırılması için etkili adımlar atılması gerektiğini belirtti. SAV ve AYTIM Grubu’nun ortaklaşa geliştirdiği projeler sayesinde, pamuk üretiminde daha sürdürülebilir, çevresel ve sosyal açıdan duyarlı bir model sunuluyor.



    Organik Pamuk Üretiminde Şeffaflık ve İzlenebilirlik

    SAV ve AYTIM Şirketler Grubu, organik pamuk üretimini sadece ekolojik ve sosyal bir kazanım olarak değil, aynı zamanda kurumsal şeffaflık ve hesap verilebilirlik ilkelerine dayalı bir kalkınma modeli olarak ele alıyor. Üretimden nihai ürüne kadar tüm aşamaların izlenebilir şekilde yürütüldüğü bu çalışma, sektörün uluslararası pazar beklentilerine de uyum sağlamasına olanak tanıyor.



    Organik Pamuk: Gelecek Nesiller İçin Bir Yatırım

    Sevda Aydın, projeyi “sadece bugünün değil, yarının Türkiye’sine yatırım” olarak tanımlıyor. Aydın, organik pamuk yetiştiriciliğinin yalnızca çevresel duyarlılığı değil, aynı zamanda yerli üretimin gücünü de artıracağını belirterek pamuk üreticilerini desteklemeye devam edeceklerini vurguladı. Aydın’ın önderliğindeki bu adımlar, diğer pamuk yetiştirme bölgelerine yaygınlaştırılması ve kamusal destekle güçlendirilmesi bekleniyor.



    Sosyal ve Ekonomik Katkı: Hem Üreticiye Hem Ekonomiye Fayda

    Pamuk üreticisini desteklemeye yönelik çalışmalar, üreticilerin ekonomik bağımsızlığını kazanmasını sağlarken, aynı zamanda ulusal ekonomi için büyük bir fırsat sunuyor. Aydın, bu projelerin ulusal pamuk üretiminde kalite ve miktar artışına yol açacağını, hazır giyim sektöründe ise ihracat gelirlerini ve istihdamı destekleyeceğini ifade etti. Bu sürdürülebilir modelin ülkemizin pamuk ithalat bağımlılığını azaltarak, döviz gelirlerini artıracağına ve istihdama katkı sağlayacağına olan inançla çalışmalarını sürdürüyorlar.

    yilmazparlar@yahoo.com

    2 Ekim 2022 Pazar

    Mobilya Sektör Buluşmalarının İlk Durağı İstanbul Oldu-Yılmaz Parlar

  • ANASAYFA EKONOMİ TURİZM BİLİŞİM EMLAK OTOMOTİV
  • SAĞLIK GÜNCEL MAGAZİN SİNEMA KÜLTÜR SANAT
  •   Mobilya Sektörünün Geleceği, Tehditler ve Fırsatlar

    Mobilya Sektör Buluşmalarının İlk Durağı İstanbul Oldu

    Türkiye’nin en önemli mobilya ve yatak markalarının tek çatı altında toplandığı MOYSAD tüm Türkiye’yi kapsayan sektör buluşmalarının startını İstanbul’da verdi.  “Mobilya Sektörünün Geleceği, Tehditler ve Fırsatlar” başlığı ile gerçekleşen ve sektörün önemli temsilcilerini bir araya getiren buluşmada, sektör sorunlarına ilişkin çözüm önerileri tüm detaylarıyla tartışıldı. 



    Türkiye’yi mobilya üretim ve ihracatında dünyanın en büyük beş ülkesinden biri haline getirmek amacıyla yola çıkan Mobilya ve Yatak Sanayicileri Derneği (MOYSAD), söz konusu hedefe ulaşmak için öncelikle kaleyi içten güçlendirmek gerektiği düşüncesinden hareketle sektörün iç piyasadaki gücünü artırmak adına hamlelerine başladı. Bu hedef doğrultusunda Türkiye’nin beş kentinde (İstanbul, Ankara, İzmir, Kayseri ve İnegöl) “Mobilya Sektör Buluşmaları”nı gerçekleştirmek için harekete geçen Dernek, bu buluşmaların ilkini 29 Eylül’de İstanbul’da başlattı. 



     “Mobilya Sektör Buluşmaları”nın ilkini MASKO’da gerçekleştiren MOYSAD, buluşmada mobilya sektörünün geleceğini mercek altına almak adına sektör temsilcilerini bir araya getirdi. MASKO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Mutlu’nun ev sahipliğinde gerçekleşen buluşmaya; MOYSAD Yönetim Kurulu Başkanı Alpaslan Baki Ertekin, Doğanlar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Davut Doğan, OSTİM Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Berra Doğaner, Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikaları Üyesi Hakan Yurdakul, Hepsiburada İnsan Kaynakları Grup Başkanı Esra Beyzadeoğlu’nun yanı sıra mobilya sektöründen çok sayıda isim katıldı. 



    Ertekin: Türkiye’de Mobilya Emek Yoğun Bir Sektör

    Buluşmanın açılış konuşmasını MOYSAD Başkanı Dr. Alpaslan Baki Ertekin yaptı. Sektörde faaliyet gösteren dev firmalar olarak, yeni bir vizyon ve misyon etrafında yapılanma fikrini benimsediklerini söyleyen Ertekin, “İyimser olmak için elimizde olan doneler karamsar olmak için piyasada dolanan dedikodulardan çok daha güçlü. Bugün burada mobilya ile ilgili bir buluşma yapıyorsak ‘mobilyanın en önemli adreslerinden birinde olalım’ dedik ve MASKO’da olmayı tercih ettik. MOYSAD’ı Ekim 2021 yılında 21 şirket ve 30 marka ile kurduk. Bizim için ‘mobilyanın büyükleri’ diyorlar; biz mobilyanın büyükleri değil, mobilyada diğer şirketlere öncülük etmeye çalışan şirketleriz. Teknolojisi, üretim kabiliyeti ve yurt dışı tecrübesiyle yaşadığımız ve elde ettiğimiz tecrübeyi diğer şirketlere aktarmak istiyoruz ve bu amaçla bu derneği kurduk. Sektör problemlerini kendi problemlerimiz gibi gördük ve yaklaşık 11 aylık süreçte belirli noktalarda mesafe kat ettiğimizi söyleyebilirim. Ancak yapacak daha çok işimiz var. Türkiye’de mobilya sektörü emek yoğun bir sektör. 65 bin işletmenin olduğundan bahsediliyor ve direk ve dolaylı 500 bin kişiye istihdam ettiği konuşuluyor. Geçen sene 4,8 milyar Dolar bir ihracatımız vardı. Bu seneyi ise 5,8 milyar Dolar civarında kapatacak. İşin kötü tarafına değil bu kötünün içinde bizi farklı kılacak olan şeylere bakmak lazım” dedi.



    Her Şey Sektörün Birliği Beraberliği İçin 

    Etkinliğe ev sahipliği yapan MASKO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Mutlu, 1984 yılında temelleri atılan bugün Türkiye’nin en büyük mobilya kenti olan MASKO’nun sektör için önemine dikkat çekerek; “1998 yılında faaliyete geçen 770 mağazası ile bu büyük mobilya kentinde bu güzel ülkemizin değerli iş adamları ve üreticileriyle bu etkinliği yapmak bizleri onurlandırdı. Ev sahipliği noktasında bize teklif geldiğinde hiç tereddüt etmeden kabul ettik. Sektörün birliği beraberliği ve bütünlüğü için elimizde ne geliyorsa yapmaya hazırız. Bugün sektörümüzün birçok sorunu var. Bunlar arasında enerji sorunu, ham madde sorunu ve fiyatlar ama en önemlisi personel, istihdam problemleri gibi sorunları hem üreticilerimiz hem de diğer sektör üreticileri yaşıyor. Ülkemizde meslek okullarına önem verilmesi gerektiğine inanıyorum. MASKO Mobilya Kenti hem üreticinin hem tüketicinin yıllardan beri arasında bir köprü olmuş iki tarafın da problemini en iyi şekilde bilen bir yapıdır. Bu problemlerin bugün burada konuşulacak olması bizi ayrıca mutlu etti. Bu sorunları çözümünü umarım hep beraber başarırız” diye konuştu.

    Buluşmalar, Çözüm Önerileriyle Sektöre Yol Gösterecek

    Açılış konuşmasının ardından Türkiye’de İş Dünyası dergisi Genel Yayın Yönetmeni Celal Toprak’ın moderatörlüğünde ‘Mobilya Sektörünün Geleceği, Tehditler ve Fırsatlar’ paneline geçildi. Mobilyanın vücut bulduğu; kumaştan kauçuğa, yaydan süngere kadar olan tüm bileşenlere yönelik sektörün en ince detaylarına kadar masaya yatırılarak incelendiği panel, sorun ve çözüm önerileri ile birlikte sektörün bir üst seviyeye taşınması için birçok fikrin oluşmasına ön ayak oldu. 



    “Mobilya Tekstil Gibi Lokomotif Sektör Olabilir”

    Türkiye’ye yabancı ortağı getiren ilk marka olduklarını söyleyen Doğanlar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Davut Doğan, “Türkiye’deki ilk 500 arasındaki ilk 3 firmadan biriyiz. Kelebek ve Biotrend olarak iki tane halka açık şirketimiz var.  Aynı zamanda Türkiye’nin en büyük çöpten elektrik üreten firmasıyız. Mobilya sektörü maalesef haksız rekabetin yoğun olduğu bir sektör. Türkiye’de mobilya sektöründeki örgütlenme 2000 yılında başladı. Sektörde 22’nci sıradan 7’nci sıraya geldik. Hedefimiz ise 5’inci sıraya yükselmek. Mobilya sektöründe 330 şirket var. 209 bin çalışan dolaylı olarak ta 500 bin kişiye istihdam sağlanıyor. Sektörün cirosu 58,7 milyar TL. Sanayi içindeki payı yüzde 1,88, ithalatımız 800 milyona yakın ihracat ise 4,7 milyar Dolar. Bizim sektörümüzde tekstildeki gibi lokomotif sektör olabilir. Bu sebeple de bu sektörü iyi yerlere getirebilmek adına taleplerimizi yinelememiz lazım. Mobilya sektörünün en önemli sorunu olan kalifiye eleman sorununu çözmemiz gerekiyor. Biga’da stant açtık ve ‘arkadaşını getir işçi yap altın kazan’ diye de bir kampanya yaptık. Bu yaptığımız kampanya sorunun ne kadar büyük olduğunu gösteriyor” diye konuştu.



    “Temel Ajandamız İhracatı Artırmak”

    Panelde konuşan Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikaları Kurulu Üyesi Hakan Yurdakul, “2002’den bu yana imalat sektörümüzün de içinde olduğu sanayi sektörümüzün gayrisafi milli hasıladaki payı arttı. Bizim en önemli sorunlarımızdan biri; yüksek orta gelirli ülkelerle kıyasladığımız zaman paramız az. Yani daha ekonomik şekilde ifade edersek; gayrisafi sabit sermaye birikimimiz düşük. Makineler ve fabrikalar özelinde baktığımızda rekabet ettiğimiz ülkelerden yüzde 30 civarında daha düşük bir sermayeden bahsediyoruz. Türkiye’nin böyle bir gerçeği var. Ve ne yazık ki özel sektörümüzün yatırımı da düşük. 2009-2020 arasında OECD’deki özel sektörün payı yüzde 6 artmışken bizde bu rakam yalnızca yüzde 2 artış göstermiş durumda. OECD ülkeleri içerisinde özel sektörün toplam kapitaldeki payında en düşük ülkelerden biriyiz. İhracatımızda ciddi bir dönüşüm var. İhracatımızda bizim nihai malların payı azalırken sermaye malların sayısı artıyor. Yani makine payı artıyor. Eğer markanız yoksa nihai mal üretmenin çok büyük bir kıymeti yok. Eğer o malı siz üretmiyorsanız burada da hayırlı bir gelişme var. Fakat bizim ihracatımız ne yazık ki ara malı ithalatına çok bağlı. Aradaki korelasyon yüzde 90. Türkiye’deki yatırım araçları çok derin ve zengin olmadığı için bizim reel faizle cari dengemiz, portföy yatırımları ve borsamızın performansı arasındaki korelasyon ters. Bizim temel ajandamız ihracatı artırmak ve ihracatın niteliğini değiştirmek” dedi.

    Türkiye Geçen Yıl Yüzde 11,2 Büyüdü

    OSTİM Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Berra Doğaner mobilya sektörünün ülke ekonomisine katkılarına dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı: “Malumunuz çok zor bir dönemden geçti dünya. Aslında 2018’den beri bir küresel yeniden yapılanma varken, taşlar yerinden oynamışken 2020 yılında bir anda pandemiyle karşılaştık. Hadi onu da atlattık derken bir siyah kuğu gibi bu kez Rusya-Ukrayna savaşıyla boğuşuyoruz. Bütün krizlerle mücadelede tek yol olarak krizin üstüne para saçmayı bilen dünya merkez bankaları pandemide de bunu yaptı ve bilançolarını inanılmaz büyüttü. Çok fazla parasal genişlemeye gitti. Ve bu dünyada enflasyonları çılgınca yükseltti kendilerinin dahi hiçbir zaman görmediği oranlara çıktı. Bu süreç tabi bizi çok etkiliyor. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere ilave zorluklar getiriyor. Şu anda artan faiz ortamı Avrupa’da ve Amerika’da durgunluğu beraberinde getiriyor. Avrupa’daki savaş, Euro/Dolar paritesini çok olumsuz etkiledi. Mobilya sektörü de şu anda ihracatının önemli kısmını Euro cinsinden gerçekleştiriliyor. Başta Almanya olmak üzere paritedeki bu bozulma yine bir tehdit oluşturuyor. Heterdox dediğimiz bir iktisat politikası ile tüm dünyada 90 merkez bankası faiz artırdı. Faiz artırmayan üç merkez bankası var. Biri Türkiye, biri Japonya, biri de Çin. Büyüme ve istihdamı öncelikleyen bir politika uygulanıyor. Sonuçları geçen sene Türkiye’yi yüzde 11,2 büyüttü. Bu senede ilk yarıda yüzde 5,5 civarında bir büyüme var. Önümüzdeki yılın ikinci çeyreğinde büyümede bir parça gerileme olabilir ama bu yıl da yine muhtemelen büyümeyle kapatacağız.”

    Mobilya Sektörü İçin E-Ticaretin Avantajları 

    Mobilya sektörü için e-ticaretin avantajlarını dile getiren Hepsiburada İnsan Kaynakları Grup Başkanı Esra Beyzadeoğlu, “2021 yılında ülkemizde e-ticaret hacmi bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 69’luk artışla 381,5 milyar TL olarak gerçekleşti. Bu yılın sonunda yılında e-ticaret sektörünün 600 milyar TL’lik hacmi aşabileceği ön görülüyor. E-ticaret, Türkiye’de büyüdüğü gibi küresel çapta da büyüyor. Dünyada dijitalleşmeyle birlikte ticaretin de evrim geçirdiğini, farklı alanlara doğru kaydığını söyleyen Beyzadeoğlu, “Bu süreçte, ticaretin kendine yepyeni kanallar yarattığını gördüğümüz bir dünyaya doğru evrildik. Bu noktada tüm sektörler için e-ticaret aslında çok önemli bir kanal ve mobilya sektörü de bundan tabii ki payını alıyor ve daha fazla almalı” diyerek, sektörün bu alanda önünde uzun bir yolu olduğuna dikkat çekti. 

    E-ticaretten rakamlar eşliğinde bahseden Beyzadeoğlu, “Son iki yılda 7/24 hizmet veren bir e-ticaret sektörünü yaşadık. E-ticaret sektörünün, ihtiyaçlarımızı kapımıza getiren, hatta daha ötesine götürüp, ‘yarın kapında’ gibi bir deneyim yaşattığını gördük. Hepsiburada olarak 88,7 bin aktif satıcımız, 11,7 milyon aktif müşterimiz var. Platformumuzda 130 milyon ürünü bir araya getiriyoruz. Mobilya sektörüne baktığımızda ise e-ticaret açısından gelişme fırsatları görüyoruz. Hepsiburada’da mobilya ve dekorasyon alanında 13 bin satıcımız, 3,7 milyon ürünümüz bulunuyor. HepsiJet XL hizmetimizle, müşterilerimizin sipariş ettikleri mobilya ürünlerini de 81 ilde taşımaya başladık. “Evinde Gör” uygulamamızlaysa kullanıcılarımız, beğendikleri mobilya ürününü uygulamamız üzerinden evlerinde nasıl duracağını görebiliyorlar. Tüm bu uygulamalar ve hizmetlerimizle sektörün gelişmesi için teknoloji gücümüzü kullanmaya devam edeceğiz” diyerek sözlerini tamamladı.

    Mobilya ve Yatak Sanayicileri Derneği yani kısa adıyla MOYSAD, mobilya gibi Türkiye’nin önde gelen bir sektöründe gelişme ve ilerlemeyi ilke edinmiş bir dernek olarak sektörün önde gelen markaları tarafından 2021 yılının Ekim ayında kuruldu. Mobilya sektörüne yepyeni ve yenilikçi bir dernek olan MOYSAD global mobilya sektörünü de hedefleyen yaklaşımıyla dikkat çekiyor. Önce üyelerini ve ardından tüm sektörü mobilya ve yatak üretimiyle ilgili olarak uluslararası arenada söz sahibi haline getirmeyi hedefleyen Derneğin asıl büyük hedefi ise hayallerin bir adım ötesine geçip, Türkiye’yi mobilya üretim ve ihracatında dünyanın en büyük 5 ülkesinden biri haline getirmek. Kurucu üyeleri arasında, alanlarında lider konumda bulunan 20 büyük şirket ve 30’a yakın marka yer alıyor. Bunlar sırasıyla Adore, Alfemo, Bellona, By Kepi, BRN Yatak, Casa, Çetmen, Çilek, Divanev, Doğtaş, Enza, Fatih Kıral, Gündoğdu, İstikbal, İşbir, Kelebek, Kilim, Konfor, Lova Yatak, Modalife, Mondi, Rapsodi, Vize, Yataş, Yatsan ve Zebrano. MOYSAD kurucu üyelerinin ortak özellikleri ihracat, üretim ve ciro bakımından Türkiye mobilya pazarında yüzde 50’den fazla paya sahip olmaları. MOYSAD’ın bir diğer özelliği ise aynı alanda faaliyet gösteren diğer derneklerden farklı olarak, sektörün kayıt altına alma ve kurumsallaşma prensiplerini ön planda tutması olarak söylenebilir.


    yilmazparlar@yahoo.com

    9 Nisan 2022 Cumartesi

    Kadınlık ve Sürdürülebilirlik sergi-Yılmaz Parlar Haberi

  • ANASAYFA EKONOMİ TURİZM BİLİŞİM EMLAK OTOMOTİV
  • SAĞLIK GÜNCEL MAGAZİN SİNEMA KÜLTÜR SANAT
  •  

     


    Kadınlık ve Sürdürülebilirlik 


    25 Eylül 2015’te Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi’nde dünya liderleri tarafından kabul edilen, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri doğrultusunda 169 amacı kapsıyan, 17 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi'nin ayrılmaz bir parçası, cinsiyet eşitliğinin sağlanması, yani fırsat eşitliğini sağlamak kapsamında İsviçre Türkiye Sanat Projesi ses getirdi.



    Yaratıcı fikirler oluşturabilmek ve sanat yoluyla karşılıklı etkileşime geçilebilecek bir platform yaratmak amacıyla sanatın, feminist sanatın ve ekolojik dünyanın en kilit isimleriyle bağ kurarak yerel kurumları birleştiren Projede sergide yer aldı.



    Ankara İsviçre Elçiliğinden sonra İstanbul İsviçre Başkonsolosluğunca sergi düzenlendi.


    İsviçre Türkiye Sanat Projesi kapsamında ‘Kadınlık ve Sürdürülebilirlik’ sergi açılışında İstanbul İsviçre Başkonsolosu Julien Thöni başda olmak üzere çeşitli ülke Konsolosları, temsilcileri, İsviçreli Firmalar müdürleri Novartis, Zürich Sigorta CEO’ları, akademisyenler, sanatcılar, elit davetli grup katıldı. 



    Projenin mimarı, İsviçre Büyükelçiliği Kültürel İşler Müsteşarı Ariane Tiner.


    Carole Kambli ve Burçak Yakıcı’nın küratörlüğünü üstlendiği kültürel proje sergide üç İsviçreli sanatçı Talaya Schmid, Aglaia Haritz ve Patricia Jacomella ve üç Türk sanatçı Gözde İlkin, SENA ve Ecem Yerman yer aldılar 



    İstanbul İsviçre Başkonsolosu Julien Thöni

    Açılış konuşmasında, İstanbul İsviçre Başkonsolosu Julien Thöni yoğun ilgiden çok katılımdan memnun olduğunu belirtdi. Projenin farklı konu ve şekillerde kültürel etkinlikleri desteklemek için organize edildiğini, İsviçre Büyükelçiliği Kültürel İşler Müsteşarı Ariane Tiner’in bu yıl Kadınlar Günü'nü kutlama fikriyle, Kadınlık ve Sürdürülebilirlik adlı büyük ve yenilikçi bir İsviçre Türk sanat projesi geliştirdiğini söyledi.

    Proje kapsamında, Üniversiteler, STK'lar ve çeşitli kişilerle çalıştay görüşmeleri, fikir alışverişleri gerçekleştirdiklerini sergiylede son bulduğunu, İstanbul’da devam etdiğini açıkladı.

    Proje; çeşitli gruplarla karşılaşmaları, birlikte öğrenmeyi ve iş birliklerini mümkün kılmak, birlikte yeni hikayeler oluşturmak ve sürdürülebilirlik konusunu kesişimsellik, insan merkezli olmama ve disiplinler arası perspektiflerden yansıtmak, vurgulamak ve ilerletmek için bir deney ve süreç olarak tasarlandı



    "Kadınlık ve Sürdürülebilirlik" acil sürdürülebilirlik sorununun

    kadın perspektifinden hareketle gerçekleşiyor. 


    Yaratıcı fikirler oluşturabilmek ve sanat yoluyla karşılıklı etkileşime geçilebilecek bir platform yaratmak amacıyla sanatın, feminist sanatın ve ekolojik dünyanın en kilit isimleriyle bağ kurarak yerel kurumları birleştiren Projedeki sergi için; İsviçre Büyükelçiliği Kültürel İşler Müsteşarı Ariane Tinner de serginin iki ülke sanatçılarını bir araya getirdiğini ve gücünün çeşitliliğinden kaynaklandığını belirtti.


    Daha adil ve sürdürülebilir bir gelecek için sanat ve kadınlar neler yapabilir? Şimdiye kadar birbirinden bunca ayrı düşmüş doğa ve kültür, birey ve topluluk, bilginin farklı disiplinleri, rasyonalite ve bilinçliliğin diğer türleri yeniden nasıl bir araya getirilebilir? Sanatsal projeler vasıtasıyla yeni ağlar ve bağlantılar nasıl yaratılabilir? Doğa, Kültür ve Kadında yola çıkılarak proje fikri oluştuğu dile getirdi.

     “Kadınlık ve Sürdürülebilirlik”, sürdürülebilirliğin öncelikli durumunu sanat aracılığıyla kadın bakış açısından ele alındı.

    Proje; çeşitli karşılaşmaların, farklı gruplar içerisinde birlikte öğrenmenin, birlikte çalışma olanaklarının ve iş birliklerinin önünü açarak, beraber yeni hikayelerin yazılmasını sağlamak ve sürdürülebilirlik konusunu kesişimsel, insan-merkezci olmayan ve disiplinleri-aşan farklı bakış açılarını yeniden düşünmek, vurgulamak ve geliştirmek için fırsat yaratacak bir deneysel süreç olarak tasarlandı.

    Carole Kambli ve Burçak Yakıcı küratörlerde yaptıkları konuşmalarında, dayanışma, sığınmacılar, göçmenler için konsey ve sosyal uyumdan söz etdiler uzun süre sonunda arkadaşlıklar dostluklar kurulabildiğinin altını çizdiler.. 



     Sanatcılarla yaptığımız kısa söyleşilerde


    Ecem Yerman “Normun dışında kalmış «öteki» bedenleri(kadın, erkek, trans) temsil eden kâğıttan giyilebilir heykeller ile toplumsal cinsiyet rollerimizin yapaylığı vurgulanmıştır. Kâğıt malzeme katmanlardan oluşması ve dokusundan dolayı insan derisini ve kabuğu çağrıştırmaktadır. Yırtılabilir oluşu ile de yaranabilir oluşumuz yansıtılmaktadır. Giyilip-çıkarılabilir olması ile de inşa süreçlerinin değişkenliği ve yapaylığı vurgulanmak istenmiştir. İç bükey ve dış bükey aynalar ise güç- iktidar, gözetlenme- denetlenme durumuna gönderide bulunmak için kullanılmıştır. Bedeni üzerine giyen veya doğrudan aynaya bakan kişi kendisinin nasıl görüldüğünü tam olarak görememesi amaçlanmıştır.  Görme algılarımızı değiştiren aynalar; kendimiz ile gerçekte ne kadar yüzleşebildiğimizi, bilinç dışından bize yüklenenlerden bağımsız kendimizi olduğumuz gibi göremeyişimizi yansıtmaktadır. İzleyicinin bedenleri giymesi sayesinde «öteki» ile tanışması, onu deneyimlemesi ve kendi öteki oluşunu fark etmesi amaçlanmıştır.” Şeklinde yaptığı enstalasyonu hakkında bilgilendiriyor.

    Aglaia Haritz, “Sanat benim için artık evrenin merkezi olmayan, bir bütünün parçası olması gereken insan hakkında konuşma aracıdır. Odak noktasının insan olduğu sosyal alanla ilgileniyorum. Çatışma bölgelerindeki yaşam beni etkiliyor ve çeşitli medyaları inceliyorum, plastik bir sanat eseri geliştiriyorum. Kadınsı ve eril olanı kışkırtıyor ve plastik bir şekilde sorguluyorum.” Kendisini ifade ediyor. 

    Eserleri hakkında “Erkek ve kadın cinsiyeti değil, her ikisi de insanın ayrılmaz parçaları olan eril ve dişil. Bu iki parça birbiriyle çatışıyor, böylesine ciddi ve önemli bir tema için yumuşak ve hafif malzeme kullanılarak altı çiziliyor.

    Sanat eserini daha etkileyici, keskin ve hatta acı verici hale getirmek için zaman malzeme kumaşları, tekrarlanan dikiş hareketi, çizimler daha çok içsel kişisel içsel bakış ön plana çıkıyor.  

    Taması Kadınlık ve Sürdürülebilirlik olan Sergi Çemberlitaş Barın Handa sergi 30 nisan 2022 tarihine kadar sanatseverlerin ziyaretine açık olacak.

    yilmazparlar@yahoo.com 


    24 Mart 2022 Perşembe

    Nevmekan Selimiye Billur Sergi-Yılmaz Parlar

  • ANASAYFA EKONOMİ TURİZM BİLİŞİM EMLAK OTOMOTİV
  • SAĞLIK GÜNCEL MAGAZİN SİNEMA KÜLTÜR SANAT

  • Billur Gibi Billur Sergi

    Selimiye Hamamı, Nevmekan Selimiye Galeri Sanat evine dönüştü ilk sergi Billur Sergi

    Birleşmiş Milletler (BM) tarafından ilan edilen, 2022 Cam yılında, Osmanlı kaftanlarını, objelerini cam ve metal kullanarak olağanüstü sanata dönüştüren, cam sanatçısı Yasemin Aslan Bakiri, “Billur” isimli sergisiyle muhteşem bir açılış yaptı

    Yasemin Aslan ifadesiyle; “Camın yanı sıra bakır ve gümüşten yapılan kaftanlar gücü simgeliyor.” Hükümdarların ihtişamı, ayrıca fermanlar, kalkanlar, duvar heykelleri, cam takunyalar, her bir sanat eseri padişahların ve saraylarının görkemli dünyasını yansıtan sergi sanatseverleri eski çağlara taşıyor..


    Eserlerinde modernlikle geleneksel yöntemleri bir arada kullandığını dile getiren cam sanatçısı Yasemin Aslan Bakiri açılış konuşmasında "Cam bir yolculuk, motifler ise bambaşka diller. Dil, bildiğimiz gibi kültür taşıyıcıları yani yolcu diyebiliriz. Bu dili tercüme ederken Osmanlı kaftanlarında günümüzün formlarını kullanırken özellikle imparatorluğun ihtişamını yansıtmayı istedim." dedi.



    Tüm sanatlar Aslında tarihle kesişir.

    Yasemin Aslan, zaman zaman eserlerinin hikaye kahramanları gibi canlandığını düşündüğünü söylerek "Bu tarihi yapıda Billur sergisi için tasarlayıp ürettiğim rengarenk cam nalınların ayak seslerini belki sizler de duyabilirsiniz. Çünkü sonuçta zaman, mekan oyunu içindeki bu çağdaş eserler geçmişin izlerini taşımakta. Siz cam deyin, ben uzun bir yolculuk. Bu sergi sizlere sınırlarımızın ötesinde farklı bir perspektiften tarihe bakma olanağı sunuyor." Şeklinde eserlerini özetledi 



    Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen, özetle “Tarihi bir mekandayız. Bu mekan 1960’lara kadar değişik zamanlarda hamam olarak vazifesini icra etmiş. Daha sonra ne yazık ki kaderine terk edilmiş. Biz Üsküdar Belediyesi olarak burayı devraldık ve aslına uygun bir şekilde kütüphane haline getirdik. Şu anda burası bir kütüphane, bir kitap kafe ve aynı zamanda bir sanat merkezi. Sanatın insanları ve toplumları birleştirici özel bir gücü vardır. Sergi sayesinde bu tarihi mekanın bu amaca hizmet ediyor.” dedi



    Türkmen, “Hamamda ilk defa muhteşem bir sergiyle açtık artık eserleri sergilemeye başlıyoruz. Bugün de burada yaşayan en önemli, en değerli, en büyük cam sanatçılarımızdan, Yasemin Aslan Bakiri hanımefendinin 39 ayrı eserinin sergilendiği Billur Cam Sergisi'ndeyiz. Hakikaten bu hamamın ruhuna, mimarisine uygun çok güzel eserler yapmış Yasemin Hanım. Onları şimdi burada sanatseverlerin hizmetine, beğenisine sunuyoruz." Sergi hakkında açıklamada bulundu.



    Cam ışıldamak için hep bir neden bulur


    Sanata kavuşturmanın heyecanı taşıyan Başkan Türkmen duygularını, "Bu coşku sadece beni değil, sizleri de, sanatın çok yönlü dünyasının içine çekecek ve sanatın dili, renkleri, ışıltısı herkesi aydınlatacak. Doğadan, insandan, evrenden ilham alan sanatçıların sanat yapıtlarından süzülerek hayat bulan eserler, günümüz problemlerine ışık tutarken, aslında hayatın akışını, zamanın döngüsünü ve arka planda bize güç veren hiyerarşiyi anlatıyor. Kendine has kimyasıyla cam, ışıldamak için hep bir neden bulur ve ahenkle sizi içine çeker. Hassas, kırılgan, naif, akışkan, saydam derken, camı niteleyen sözcükler uzar gider." Şeklinde ifade etdi.



    Yasemin Aslan Bakiri, Başkan Türkmen'e camdan yapılmış takunya taktim etti.


    Kurdele kesimi sonrası Tarihi Hamam Sanat Galeri Nevmekan’daki sergilenen eserler Krasiva, üçlü grup müzisyenlerin sundukları nefis müzik eşliğinde gezildi



    Sergi, 29 Mayıs'a kadar ziyaret edilebilecek.

    yilmazparlar@yahoo.com

     

    9 Mart 2022 Çarşamba

    8 Mart Dünya Kadınlar Günü-Yılmaz Parlar

     

  • ANASAYFA EKONOMİ TURİZM BİLİŞİM EMLAK OTOMOTİV
  • SAĞLIK GÜNCEL MAGAZİN SİNEMA KÜLTÜR SANAT

  • 8 Mart Dünya Kadınlar Günü 


    Dünyayı Kadınlar Kurtaracak

    Kadınlar Erkeklerden Daha mı Başarılı ? Her Başarılı Erkeğin Arkasında Bir Kadın Vardır - Bu İfade Ne Anlama Geliyor? 



    Bu ideal başarı öyküsünde sık sık kullanılan deyimi sebepli veya sebepsiz olarak parçalayalım ve kimin elinde "Hamuru" olduğunu ve gerçek heykeltıraşın kim olduğunu öğrenelim.

    Her Başarılı  Erkeğin Arkasında Güçlü Bir Kadın Vardır; 

    Her Başarılı Erkeğin Arkasında Güvenilir Bir Kadın Vardır; 

    Her Başarılı Erkeğin Arkasında  Sevgi Dolu Bir Kadın Vardır



    Ülke çapında önde gelen kadınlar, "Kadınlar Dünyayı Kurtaracak" temasıyla 8 mart “Dünya Kadınlar Günü” kapsamında 7 mart 2022 pazartesi günü Taksim Elite Prestige Hotelde “İş Dünyası” dergisi ve Kadın Girişimcileri Destekleme Zirvesi ortaklaşa kutlama düzenlediler.


    Düzenlenen zirvede Başarılı Kadınlarımız; işbirliği içinde, yaratıcılıklı, sezgili, güçlü, çığır açan ve bilgelik başarı hikayeleriyle dişil Dünya Gününü kutladılar.


    TOBB kadın Girişimciler Kurul Başkanı Nurten Öztürk, Kadın Girişimcileri Destekleme Zirvesi Başkanı Senur Biçer İş Dünyası Dergisi Genel yayın Yönetmeni Celal Toprak’ın açılış konuşmaları sonrasında İş Dünyası Dergisi Genel yayın Yönetmeni Celal Toprak’ın moderatörlüğünde ;Mimar tasarımcı, Noy Seramik Kurucusu Neslihan Deniz, Daikin Türkiye Kurumsal İletişim Müdürü Hülya Dinçer, MRESCO Türkiye Group CEO Olivoyağ Kurucusu Oya Zingal başarı hikayelerini anlatdılar.



    Gerçekleşen zirvede Susurluk Belediye Başkanı Nurettin Güney, BDU Diplomatlar Birliği Başkanı Musa Karademir Başda olmak üzere, İş Dünyası, STK Başkanları ve Akademisyen erkeklerin Destek vermek için yoğunlukla katılmaları dikkat çekiciydi.

    Başarı Tuğlaları ve Refahın Diğer Yapı Malzemeleri


    İş kadınları, gücün kendilerine ait olabileceğinden ve olması gerektiğinden emindiler. Başarılı olmalarını sağlayan iç süreç. O kadar Kadınsı özellikleri göstermek için kullanılan dürüst başarı hikayeleri kadınların nasıl bir dünyası olduğunu ve dünyamızı daha iyi hale getirmeye nasıl devam ettiklerini gösterdiler.

    Toplumda erkeklerin en başarılı olabileceğine, kadınların ise sadece ortalama bir başarı elde ettiğine dair görüşler var. Ancak mevcut tüm klişeleri tamamen ortadan kaldıracak ve kim kimden başarılı olduğuna dair gerçek kanıtlar; Hayatta tek başına, daha güçlü cinsiyetin temsilcisi başarıya ulaşamaz. Başarılı bir adamın hayatında, uyarıcı sevilen birinin olduğu inancındayız.

    Bir eş, başlanan işin başarısına inanır ve erkeği tamamen manevi olarak desteklerse, pozitif enerji verirse güven kazandırır ve eşinin hedefe ulaşmasına daha fazla istek artar. Böylece başarılı bir erkeğin arkasında, hedeflerine ulaşmasına katkıda bulunan bir kadın olduğu ortaya çıkar.

    Ancak kadınların erkeklerden daha başarılı olduğu, çünkü bir kadının başarısının değişmez yasaları, kadınların erkeklerden daha başarılı olmasının altında yatan başarılarını kendilerinin yarattığını gözlemliyoruz. 



    Kadın liderler daha iyi kararlar verir. 

    Daha iyi kararlar verdikleri için kadınların yönetim kurulu bulunması zorunludur. 

    Kadınlar büyük bir hızla küçük işletmeler yaratıyor ve bu da ekonomimizi büyütüyor. 

    Kadınlar iş kurmaya devam ederken, sırayla iş sağlıyor ve ekonomiyi iyileştiriyorlar.

     Kadınlar sadece çizgiden ibaret değildir. 



    Fertler ve toplumlar için hayat, bir düz çizgiden ibaret değildir. Zik-zakları, pürüzleri, yazı-kışı, hastalığı-sağlığı, gençliği-ihtiyarlığı vardır. Pek karmaşık bir yapıya sahiptir. Bu sebeple fırsat elde iken yapılabileceklerle, Kadınlar Dünyayı Kurtarmaya Gelebilir. Çalışmaların gösterdiğine göre, kadınlar kârlarını aile ve topluma yeniden yatırma eğilimindeler. Kemikleşmiş erkek egoizmine rağmen evrim sürecinde üst sıralarda yer alan kadınlar dünyayı kurtaracak.

    İş Dünyası Dergisi Lansmanına Gelince ; 5. sayısı ile birlikde her biri birbirinden değerli yazıları olan dergi ansiklopedi gibi kütüphanede yer alması, zaman zaman tekrar hatırlama için okunacak niteliğe sahip. Derginin içeriğin büyük bölümü kadınlarımıza ayrılmış olmasıda ayrıca bir incelikle beraber teşvik edici tarafıylada kadın girişimciğe önemli bir katkı sağlıyor.


    Panel sonrası başarılı kadınlarımıza plaketler takdim edildi. Başarı plaketleri alan Kadınlarımıza Kaligrafi sanatcısı Fatma Geyik isimlerini yazdığı kaligraflı tabloları hediye etdi. Ayrıca İş Dünyası Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Celal Toprak’a sürpriz yaparak tablo takdim etdi. Toplu aile fotograf çekimiyle zirve son buldu.


    yilmazparlar@yahoo.com


    14 Ekim 2021 Perşembe

    Walton Hotels Pera-Yılmaz Parlar

     

  • ANASAYFA EKONOMİ TURİZM BİLİŞİM EMLAK OTOMOTİV
  • SAĞLIK GÜNCEL MAGAZİN SİNEMA KÜLTÜR SANAT

  • Otel Odalarında Türk Hamamı

    İstanbul’un en turistik semtlerinde Hotelleri bulunan Walton zincir hotellerden, yabancıların gözde yeri Pera’da, Walton Hotels Pera rezidans tarzında hizmet veriyor. Tüm odalar süit, modern mutfaklı, Türk hamam banyolu.

      


    Geleneksel konaklama hizmetlerini otantik kültürel özelliklerle birleştirerek turistlere günlük yaşamlarına, Türk misafirperver özelliklerini yansıtarak katdıda bulunan Walton Zincir Hotelleri sahiplerinden MK Travel sayahat acenta sahibi engin turizm bilgi ve tecrübeleri olan Muammer Kaya ile Walton Hotels Pera'yı gezdik.



    Eski Türk Geleneksel Yatakların tarzını modern yansıtmayla, konforu sunan süit odaları, konaklayan misafirlere bavulsuz yaşamı sunuyor.

    Odalarda jakuzili banyo haricinde Osmanlı İmparatorluğu'nun görkeminden kaynaklanan sonsuz zevke hitap eden gelin hamamı, sünnet hamamı, bayram hamamı, doğum hamamı, kır hamamı, damat, asker hamamı gibi eski geleneklerden beslenen, Türk hamamın oluşu kültürümüzü araştırma fırsatı ve ilhamı verecek olması çok takdir etdiğimiz taraf oldu. 



    Ayrıca tarihi eski binalar için kullanım alanları bularak kültürel varlıkları daha iyi korumak ve rehabilite etmek gibi misyonları olan Walton Hotels Pera’yı yanlamasına genişletmekteler. Böylece özgün mimari ve tarihi dokusu olan bakımsız tarihi eski binalar yeni vücut bularak turizm hizmetine dahil edilmektedir.



    Suit odalı rezidans tarzında konaklamanın ayrıcalıklarını sunduğu hotel niteliklerini taşıyan, pek çok yerli ve yabancı misafirler tarafından tercih edilen, konforun, huzurun bulunduğu Walton Hotels Pera’ın bir de sanat galerisi mevcut. Atölye tarzında hizmet veriyor. Aynı zamanda çok sanatcının eserlerine ev sahipliği yapıyor. 



    Walton hotels Pera’ da yaşamanın altın kuralı, evinizde gibi hissetmeniz. Elbetde 7/24 saat Hotel hizmetini alarak.

    yilmazparlar@yahoo.com