ekonomi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ekonomi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Ağustos 2019 Pazar

Prof. Dr. Naci Görür- TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odasında deprem açıklama-Yılmaz parlar


Türkiye Bağımsızlığını Kaybeder

Bilim Akademisi Üyesi Prof. Dr. Naci Görür TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası’nda yaptığı konuşmasında  “Marmara bölgesi Türkiye’nin en büyük sanayi bölgesi ve ekonomik açıdan can damarıdır. Beklenen deprem üretim ve enerji tesislerine zarar vermek suretiyle, Türkiye çapında çok büyük bir ekonomik kriz doğurabilir. “Türkiye ekonomi bağımsızlığını kaybeder.”dedi





Beklenen Marmara depremini çeşitli, faktörlerde değerlendiren Prof. Dr. Naci Görür çncesi, esnasında ve sonrası yapılması gerekenleri sıraladı.


“Büyük bir iş ve üretim kaybına neden olabilen depremin, Aylarca sürebilecek bir üretim kaybı ve gecikmesi. Sarılması mümkün olmayan ekonomi yaralara yol açar. Deprem Öncesi TOBB ve TÜSİAD, MUSİAD  gibi kuruluşlar bu konuyu teşvik etmelidir.


Bu nedenle tüm sanayi tesislerinin depremde olabilecek olası hasarlara karşı önlem almaları gerekir. Konu ile ilgili ulusal ve uluslararası sigorta mekanizmaları da geliştirilebilir.


Deprem Sonrası Kamu ve özel sektörün, ulusal ve uluslararası finans kaynaklarını ve sigorta güvencelerini kullanmak suretiyle, bir an önce ekonominin çarklarının tekrar dönmesini sağlamaları gerekir. Ciddi bir afet ve yıkımdan sonra bunu başarmanın bir hayli zor olacağını da şimdiden hesap etmeleri gerekir”. Şeklinde ekonomik açıdan uyardı.


“Depremin büyüklüğü önemlideğil, sarsıntısız da çöküyoruz’’ ironi sözler zihinlere saplandı.





TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İstanbul şube Başkanı Yüksel Örgün Tutay açılış konuşmasında sık sık gündeme getirdikleri marmara Depremin önemine dikkat çekerek öncesi, esnasında ve sonrasında bilinçiz olduğumuzu bir kere daha vurgulayarak tüm hatlarıyla  Prof. Dr. Naci Görür’ün izah edeceğini söyledi.


Prof. Dr. Naci Görür’ün önemli ana başlıkları;

Kentin Depreme Hazırlanması, Bir kenti depreme hazırlamak sadece yapı stokunu yenilemekle olmaz. Kentin tüm bileşenleri olan, yönetim, halk, altyapı, yapı stoku, çevre ve ekonomiyi depremde güvenli hale getirmek gerekir. 

Halk ve kent yönetimi deprem öncesinde, sırasında ve sonrasında tam olarak ne yapacağını bilmiyor. Halka kadar inen bir hazırlık ve organizasyon yok.

Barajların depremde nasıl davranacağı tam olarak bilinmiyorken, İstanbul’un su ihtiyacının neredeyse tamamının yüzey suyundan (barajlardan) karşılanıyor olması, buna karşın yeraltı suyu stratejik planın olmaması, İstanbul’u bekleyen en büyük risklerden biridir.

Deprem aynı zamanda en büyük çevre felaketidir. İstanbul’da hâlihazırdaki çevre koşulları da pek iç açıcı değildir.





Prof. Dr. Naci Görür“1999 yılında meydana gelen Gölcük ve Düzce depremlerinden sonra, Marmara Denizi’nin altındaki kabuğun aşırı olarak stres ile yüklendiği ve önümüzdeki 30 ±10 yıl içerisinde kırılarak, Mw 7.4 büyüklüğünde bir deprem üretme olasılığının %62 olduğu bilimsel verilere dayalı olarak söylendi. O günden bu güne 20 sene geçti, zaman daraldı ve biz henüz daha gerçek anlamıyla depreme hazır değiliz.” Sözleriyle başladı.


Özetle ;Yapı stokunun çoğu yeterli mühendislik hizmeti almamış, depreme karşı güvensiz binalardan oluşmakta.  Çarpık kentleşme halen daha etkin.


Depreme hazırlık adına “Kentsel Dönüşüm” projesi başlatıldı ve birçok semtte binalar yapıldı ama, bu proje de tam anlamıyla deprem odaklı olmadı ve uygulamada rant kaygısı çok daha öne çıktı.


Proje depremde en fazla yıkım olabilecek yerlerde başlatılmak yerine, gayrimenkulün en fazla para ettiği semtlerde yürütüldü. Çünkü kentsel dönüşüm projelerinin plan, gözetim ve denetiminin arkasında devlet değil müteahhitler vardı. Hal böyle olunca da, doğal olarak, rant ağır bastı.


Binalar yeterli mühendislik hizmetleri olmaksızın inşaa edildiğinden, deprem olmaksızın da İstanbul’da bina yıkılmaları, çökmeleri (Kağıthane, Sancaktepe, Beyoğlu, Esenyurt vb.) meydana gelmeye başladı. Bu uyarıcı olaylar göz ardı edilmekte.

Nüfusu 16 milyona dayanmış, trafiği içinden çıkılmaz hale gelmiştir. İstanbul’un ormanları kısmen tahrip olmuş, dereleri kirlenmiş ve üzerleri kapatılmıştır.

Kanalizasyon ve atık su sistemleri yeterli ve uygun olmadığı için, şiddetli yağmurlarda taşkın, sel ve buna bağlı kayma ve göçmeler olmaktadır.

Deniz kirliliği fazladır; özellikle Marmara Denizi can çekişmektedir.” Şeklinde acı tabloyu gizler önüne serdi.




Yönetimin, Deprem Öncesinde sismik tehlike, sarsıntı, risk ve olasılık haritaları ile senaryoların hazırlanması., afet yönetimi için gerekli tüm hazırlık ve organizasyonların yapılması,  Risk yönetimi için gerekli tüm işlemlerin yapılması gerekir dedi. 

Deprem Sonrasında, Depremzede operasyonları  hakkında yeterli bilgiye sahip olunmadığını vurguladı.

Halk, Altyapı, Yapı Stoku, Çevre gibi konularda öncesi esnasında sonrasında yapılması gerekenleri söyledi.


Ayrıca,TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İstanbul şube sekreteri Neşe Değirmenci’den yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi aldık. Herkesin bu konularda bilgi alacağı seminerler düzenlediklerini söyledi.


yilmazparlar@yahoo.com


28 Temmuz 2019 Pazar

Gerilla Reklamla Markalaşma-Twigy markasının kurucusu Sinan Öncel’-Yılmaz parlar


Gerilla Reklamla Markalaşma

Hiç para yok, ancak medya dikkati çekilmek istenildiğinde başlar .


Gerilla pazarlama küçük işletme sahipleri için, yaratıcılık, esneklik ve biraz risk almaya istekli olmak gerekiyor. Almadığı tek şey büyük bir bütçe.


Ayrıca sizi fark etmenin, sizi rakiplerinizden ayırmanın ve eğlenceli ve farklı olmanın ününü kazanmanın harika bir yolu olabilir. Hepsi uygun bütçenize göre uyarlanmış.




Başarılı bir gerilla stratejisi uygulama konusunda, markalaşma konusunda bazı ipuçları almak için Twigy markasının kurucusu ve Birleşmiş Markalar Derneği Başkanı Sinan Öncel’i dinlemeniz gerekiyor. Servcorp ev sahipliğinde Gazeteci yazar Demet Cengiz’lin moderatörlüğünde; “Patronca Sohbetler” isimli Başarı öyküleri sohbetinde, Sinan Öncel, başarılı olmak, üründe markalaşmak için mükemmel mesajlar verdi yaptığı reklam örnekleriyle girişimcierin ufkunu açtı. Sinan Öncel Başarılı olmak isteyenlere kararlarında hedeflerinde ısrarlı azimli olmalarının altını çizdi.





Öncel, İlk girişimciliğinin çocuk yıllarında, başladığını, dergiler satdığını, iş hayatında akıl sermayesiyle büyüdüğünü açıkladı. Vizyonel görüşle, Türkiye’nin dinamik yapısından dolayı atılan her adımın dikkatli temkinli olması gerektiğini belirtirken riske girmeden, kriz dönemlerinde muhafazalı hareket etdiklerini, Markayı derin tutarak hep temkinli adımlar attıklarını ifade etdi. Öncel “Bu yüzden son yaşanan kriz dahil birçok krizden Twigy markası etkilenmedi diyebilirim. Türkiye’nin dinamik yapısından dolayı da çok büyük riskler alabilen biri hiç olmadım. Her zaman temkinli adımlar attım. Büyük riskler alıp ve sonrasında iflas eden çok yakın arkadaşım oldu. Bu dönemlerde biraz daha akıl sermayesine yatırım yaptım, finansal olarak sınırlı ilerledim. Çünkü 40 yıllık girişimimi kriz dönemlerinde riske atmak istemedim.” Gibi izledikleri yol haritasını açıkladı.





Öncel, kategorinizi, markanızı ve tüketicinizi gerçekten düşünerek net hedefler belirleyerek başlamanızı öneriyor. Aklınızda bir hedef olmalı ve ayrıca müşterinizin kim olduğunu ve onlara neyin ilgi göstereceğini ve neye hitap ettiğini anlamanız gerektiğin öğütlüyor.


Gerilla pazarlamasını alışılmadık, beklenmedik ve genellikle izleyiciyle olan benzersiz, akılda kalıcı bir tepkimeye neden olan herhangi bir tanıtım türü olarak söyleyebiliriz.

360 derece düşünme, fikrinizin hayata gelebileceği her yolu hayal etme zamanı, nihai hedefin medyanın dikkatini çekmek ve tüketicilerle pozitif bağlantı kurmak olduğunu, ilk adımın zihinsel durumun olduğuna dikkat çekiyor

Gerilla pazarlaması, düşman savaşçılarına sürpriz saldırılar oluşturmak için peyzaj, düşman ve sürpriz unsurunu kullanan “gerilla savaşı” teriminden kaynaklanmaktadır. Pazarlama karşılığının arkasındaki fikir, izleyicileriniz hakkındaki bilgilerinizi ve onları markanıza veya ürünlerinize bağlamak için (dijital veya çevrimiçi olabilen) bir alanla nasıl etkileşime girdiklerini kullanmaktır.





Servcorp, Türkiye Direktörü Damla Özgönül, “Bu etkinliklerle iş dünyasına cesaret ve motivasyon konusunda köprü olmayı amaçlıyoruz. Başarı öykülerini kendi ağzından dinlediğimiz girişimciler, başarıları kadar, kendilerini bu başarıya taşıyan başarısız oldukları tecrübeleri de içtenlikle dinleyicilerle paylaşıyorlar. Bilindiği üzere girişimciler, fırsatları yakalama ve tehditleri algılama konularında algıları yüksek kişilerdir. Akıllı insanlar başkalarının tecrübelerinden yararlanır, inatçı insanlar ise her şeyi kendileri denemek ister. Diğer girişimcilerin başından geçen olumlu veya olumsuz her türlü tecrübe, diğer girişimciler için de dikkat edilmesi gereken hususlarla ilgili uyarılar ve ilham verici unsurlar barındırır. Servcorp olarak, girişimcilere sadece konforlu ve donanımlı ofisler sunmak değil, onları gerek diğer 40 bin üyemizin gerekse alanında liderliğe yükselmiş markaları ekonomimize kazandıran girişimcilerin tecrübeleri ile de buluşturmak istiyoruz. Konuklarımızın deneyimlerini izleyicilere profesyonel bir bakış açısıyla aktarmak için, etkinliğimizi Gazeteci ve Yazar Sayın Demet Cengiz’in moderatörlüğünde gerçekleştiriyoruz. Sektörlerinde iz bırakan iş insanlarının deneyimlerinin birçok girişimci için yol gösterici olacağını da düşünüyoruz.” dedi.


1978 yılında kurulmuş olan Servcorp, Avustralya’nın birinci, dünyanın ikinci en büyük esnek ofis sağlayıcısıdır. Dünya çapında, pazar payı bazında ikinci sırada yer almaktadır.

Şu anda 23 ülke, 54 şehir, 160 prestijli lokasyonda üstün teknoloji altyapısı ve beş yıldızlı hizmet garantisi ile 40,000’in üzerinde müşteriye ev sahipliği yapmaktadır. Servcorp müşteri portföyünün yüzde 60’ı, dünyanın en iyi 2000 şirketi arasında yer almaktadır. Bu var olan geniş lokasyon ağı ile bulunduğu şehirlerde global firmaları yatırıma teşvik etmektedir.

yilmazparlar@yahoo.com

24 Temmuz 2019 Çarşamba

TÜRKBESD-sektör verileri2019-Yılmaz parlar


Koşan Sektörde Düşüyor

Beyaz eşya satışları 2019’un İlk yarısında da düştü. Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği (TÜRKBESD) Başkanı Can Dinçer, 2019 ilk 6 aylık sektör verilerini açıklamak üzere, düzenlenen basın toplantısında “ÖTV’nin kaldırılmasını ve enerji verimli ürünlere sağlanacak teşvikle sektörümüzün desteklenmesini beklemekteyiz” dedi 





Bilindiği üzere; belirli mal veya ürünler üzerinden maktu veya oransal harcama vergisi olarak alınan, özel tüketim vergisi (ÖTV) indirimi otomotiv, beyaz eşya ve mobilyada; Ticari hareketliliği sağlamak için uygulanmıştı. Beyaz eşyada ÖTV sıfırlanmıştı. 


23 Temmuz 2019 Salı günü Elmadağ Divan Hotelde gerçekleşen, Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneğinin (TÜRKBESD) basın toplantısına,  TÜRKBESD Yönetim Kurulu Başkanı, Arçelik Türkiye Genel Müdürü Can Dinçer, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı, BSH Ev Aletleri Sanayi ve Ticaret A.Ş. Satış Direktörü İhsan Kara, Yönetim Kurulu Üyesi, Vestel Beyaz Eşya Sanayi ve Ticaret A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı  Mehmet Yavuz, Yönetim Kurulu Üyesi, Fatih Özkadı, TÜRKBESD Genel Sekreteri  Ayşe Keskinkılıç katıldılar. 


Gerek Dünya gerekse ülkemize baktığımızda; Yıllarca süren güçlü karlara rağmen, beyaz eşya piyasası çarpıcı bir değişim geçiriyor. Sonuç olarak, sektördeki oyuncular, özellikle orta ölçekli şirketler, büyük zorluklarla karşı karşıya kalmaktadır. Bunun yerine, özellikle küçük marka Avrupalı ​​üreticiler için rekabet dalgası büyüyor. Bu firmalar doymuş pazarlarda düşen marjlarla mücadele ederken, Ar-Ge bütçeleri, iç pazarlarındaki güçlü büyüme ve stratejik kazanımlar sayesinde pozisyonlarını önemli ölçüde artırabiliyorlar. En büyük 10 tedarikçinin çoğunluğu Çin ve Koreli zaten küresel pazarın yüzde 63'üne hâkimler. 


Başarıya giden yol haritasında, yarına giden yol aslında, bugün. Zamanımızın karmaşıklığı içinde, tüm dikkatimizi gerektiren çok yönlü arayışlar içinde, sadece kısa vadeye odaklanmada sorun, gelecek için tamamen hazırlıksız bırakıyor. Uzun vadeli odaklanma, kısa vadede tehditlerin yanı sıra fırsatların olduğu anlamına gelmektedir. Her ikisini de yapmanın büyülü yolu ararken daha geniş ufuklara gözler bakarken, şimdiki zamanın karmaşıklıklarını yönetmek, ekonomiyi gelecek fırtınalara hazırlamak için stratejiler geliştirmek, büyük firmaların büyüme hızını hızlandırmak şart olduğudur. Perde arkasına bakmak gerektiğini düşünmekteyiz.


TÜRKBESD Başkanı Can Dinçer, OECD’nin Türkiye ekonomisi için yüzde 2,6 küçülme öngördüğünü, 2020 yılından itibaren ise yeniden büyüme trendine geçmesini beklendiğini, iç satışlarında geçen yıl başlayan daralmanın 2019’un ilk yarısında da yavaşlayarak devam ettiğini, Ocak-Haziran 2019 döneminde 6 ana üründe iç satışların adet bazında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 9 azaldığını, üretim aynı seviyeyi korurken ihracat yüzde 1 oranında arttığını söyledi.  





Dinçer, “Türkiye ekonomisindeki daralmaya paralel olarak iç pazarda beyaz eşya satışları da ilk yarı yılda bir önceki yıl aynı döneme göre azaldı. Tahminlerimiz 2020 yılından itibaren ekonominin büyüme trendine girerek 2021’de  satışlarımızın  tekrar ivme kazancağı yönündedir.”Dünya Beyaz Eşya pazarının 213 milyar dolar büyüklüğünde olduğunu hatırlatarak, Çin’den sonra ikinci büyük üretim üssü olan Türkiye’nin ihracatının 22,1 milyon adet seviyesinde olduğunu belirten, Dinçer,  “Türkiye Beyaz Eşya sektörü AR-GE, patent, uluslararası marka yönetimi, tedarik zinciri yönetimi anlamında da ülke ortalamasının üzerindedir. 11. Kalkınma Planı ile bu yönde bir irade ortaya koymuştur. Gelişmeler hassasiyetle takip edilmektedir.” Açıklamalarında bulundu. 


Üretiminin 75’ini ihraç eden Türkiye Beyaz Eşya sektörünün, iç pazar daralırken bu sayede ayakta kalmayı başardığını aktaran Dinçer, “Beyaz eşya sektörü net dış ticaret fazlası veren bir sektör. Ülkemizin cari açığına olumlu katkı yapıyor.” şeklinde özetle rakamsal değerlerle uzun sunum yaptı. 


Kanımızca sektörün Başarılı bir geleceğinin iki temel gereksinimi bağlantı ve tüketici pazarlaması. Bağlantı, müşteri için başka bir özellikten çok daha fazlasıdır; aynı zamanda üreticiler için önemli ve yeni bir bilgi kaynağıdır. Aldıkları veriler, müşterilerle daha derin bir anlayış ve daha yakın etkileşimi teşvik edebilir. Sonuç, yeni iş modelleri ve gelir kaynakları için cazip fırsatlar getirir. Teşviklerle sektörü canlı tutmak şart.


yilmazparlar@yahoo.com